Fantastik Seks Hikayeleri

Karımı Barın Deposunda Siktim!


Karımı Barın Deposunda Siktim! (Sedat 35 Y., İzmir)

Karımla derinleşen seks hayatımız sadece yatak odasında değil, günlük hayatımıza da sızmıştı. Birbirimize karşı daha pozitif, daha anlayışlı, daha uyumlu bir çift olmuştuk. Onun o vahşi, tutku dolu tarafını keşfetmek beni yeniden canlandırmıştı. Karımın bu kadar iyi sevişmesi, onu bu kadar yoğun tatmin edebilmem kendime olan güvenimi tazelemiş, adeta yeniden nefes almamı sağlamıştı. Birbirimizle geçirdiğimiz her an bizi daha da yakınlaştırıyor, sanki ateşli bir çemberden atlar gibi yeni fantazilere sürüklüyordu.

Karımın gözlerindeki yaramaz parıltı sinemadaki o çılgın anları hatırlatıyor, her bakışında içimde bir kıvılcım çakıyordu. Bu yeni dinamik hayatımızın her köşesine yayılmış, bizi daha cesur, daha maceraperest yapmıştı.

Bir cumartesi akşamı, aile dostlarımız Okan ve Şeyma bizi dışarı çıkmaya davet etti. Canlı müzik olan bir barda buluşup birşeyler içecek, sohbet edecektik. Karıma sorduğumda, "Gideriz tabii, ama çocuklara bakması için annemi çağırmam lazım!" dedi ve hemen annesini aradı. Şansımıza annesinin işi yoktu ve o akşam çocuklara bakmak için bize gelecekti. Okan ve Şeyma ile defalarca dışarı çıkmış, her seferinde çok eğlenmiştik, ama bu kez içimde farklı bir heyecan vardı.

Son yaşadıklarımız hayata bakış açımı değiştirmişti. Kadınlara, işime, aileme daha farklı bakıyordum. Altı ay önce spora başlamış, sıkı bir tempoyla fazla kilolarımdan kurtulmuş, vücudum hatırı sayılır şekilde kaslanmıştı. Karıma ara sıra vücudumu gösterdiğimde, gülerek kafasını çevirse de kollarıma ve göğsüme attığı kaçamak bakışları fark ediyordum. Aynı şekilde karım da sıkı bir diyete girmiş, incelmişti. Bel bölgesi sütun gibi olmuş, kalçaları daha da belirginleşmişti. Kendine güveni artmış, göbeği açık, dekolte kıyafetler giymeye başlamıştı. Bu yeni haliyle karım her hareketiyle beni büyülüyordu, adeta bir tanrıça gibiydi.

Buluşma günü geldiğinde annesini kapıda kucaklayarak karşıladık. Sonra hazırlanmaya başladık. Ben siyah kısa kollu bir gömlek ve bej bir pantolon giydim. Bilerek gömleğimin üst düğmelerini açık bıraktım. Karım her seferinde gülerek gelip düğmeleri kapatıyordu. Bu şakalaşmalar hazırlığımızı daha eğlenceli hale getiriyordu. Ben çocuklara bakmak için içeri giderken karım üstünü giymeye başladı.

Odaya döndüğümde karşımda bir sanat eseri duruyordu. Siyah dantelli, kalçalarını saran bir eteğin üzerine, en sevdiği renk olan mavi bir gömlek giymiş, gömleğin ucunu göbeğinde bağlamıştı. Göbek deliği ve ince beli tamamen açıktaydı. Kalçasını sallayarak bana kendini gösterirken adeta dans ediyordu. Gömleğin önü hafif açık, göğüs dekoltesini zarifçe kapatmak için ona aldığım uzun melek kolyesini takmıştı.

Karım makyaj yapmaya geçerken, ona, "Çok güzel olmuşsun, aşkım!" diyerek dudağına ateşli bir öpücük kondurdum. Onu bir süre izledikten sonra, karım, "Hadi, git saçını başını düzelt!" diye beni ittirdi. Gülerek hazırlanmaya devam ettim.

Annesine ve çocuklara veda edip mekana doğru yola çıktık. Park yeri bulmak biraz zor olsa da el ele barın bulunduğu sokağa girdik. Karımın bu hali inanılmaz bir auraya sahipti. Eteği kalçalarını öyle bir sarıyordu ki, her adımıyla etraftan çapkın bakışlar topluyordu. Elini daha sıkı tutarak barın önüne geldik.

Canlı müzik henüz başlamamıştı, bar bu yüzden tamamen dolu değildi. Okan ve Şeyma'yı içeride göremeyince, yer seçmek için içeri girdik. Bar, eski bir evin restore edilmesiyle yapılmış, klasik bir canlı müzik mekanıydı. Devamlı geldiğimiz için çalışanlar ve sahibiyle bir tanışıklığımız vardı. Sahne, giriş koridorunu geçtikten sonra sağ köşeye çapraz olarak kurulmuştu. Önünde, yaklaşık on metrelik bir alanda masalar aralıklarla yerleştirilmiş, birkaç ön masa tutulmuş, insanlar sohbet edip içki içiyordu. Masalardan sonra üç basamakla başka bir alana çıkılıyor, bu alanın kenarında bar ve önünde de masalar vardı.

Karmın dolgun kalçalarına bakarken aklıma gelen fantaziler beni alt kısımdaki sahneye en uzak köşe masaya yöneltti. Dört kişilik masamız, iki tarafında duvarlarla çevrili, biraz izole bir konumdaydı. Karımın elini tutarak köşedeki tabureye oturttum ve yanına geçtim. Çevredeki bakışlara cevap olarak elimi omzuna attım ve Okan'ları beklerken iki bira söyledim.

Okan ve Şeyma gelince kalkıp selamlaştık, öpüştük ve yerimize oturduk. Oturduğumuz yerin sahneye uzak olması ve onların sahneyi arkalarında bırakması yüzünden biraz suratları asılsa da, gelen ilk shot içkilerle moralleri düzeldi ve muhabbete başladık. Ben Okan'la konuşurken, karım ve Şeyma kafalarını yaklaştırıp dedikodu yapıyorlardı. Gözüm, bacak bacak üstüne atmış karımın bacaklarına kayıyordu; o ince eteğin altındaki pürüzsüz teni içimde bir ateş yakıyordu. Ama masada bir şey yapamadan oturmak zorundaydım.

Derken ışıklar kapandı, grup sahneye çıktı ve barda alkış tufanı koptu. Okan ve Şeyma bize kısmen arkalarını dönerek grubu izlemeye başladılar. İşte aradığım fırsat buydu. Elimi karımın sırtına attım ve sandalyemi ona biraz yaklaştırdım. Karım bana meraklı bir bakış attı, ama grubu izlemeye devam etti. Elim sırtını okşayarak yavaşça aşağı inmeye başladı. Parmaklarım teninin ipeksi yumuşaklığında gezinirken, kalbinin atışlarını hissedebiliyordum.

Küçük, nazik hareketlerle, arkası açık taburede oturan karımın kalçalarına ulaştım. Karımda halen bir tepki yoktu; neşeyle içkisini içiyor, hafif çakırkeyif bir şekilde ellerini sallayarak şarkıya eşlik ediyordu. Elim beline ulaşarak kısa eteğinin altına süzüldü ve kalçalarını okşamaya başladım. Onun pürüzsüz, sıcak teni parmaklarımın altında adeta eriyordu. Karım o an bana döndü ve o tanıdık, şeytani bakışını attı, hem (Ne yapıyorsun?) hem de (Devam et!) diyen bir bakıştı.

Alkolün verdiği cesaretle kalçasını okşarken dantelli külotunu yavaşça yana çektim ve açığa çıkan götünü hafifçe cimcikledim. Bu hareketim karımın dudağını ısırmasına neden oldu, ama halen bozuntuya vermiyordu. Etrafıma bakındım; herkes ya eğleniyor ya da köşede olduğumuz için bizi göremiyordu. Bu izole köşe bizim küçük sırrımız için mükemmel bir sığınaktı.

Karım aniden Şeyma'nın koluna dokunarak bir şey söylemek için öne eğildi. Ben şaşkınlık içinde hareketsiz beklerken, kalçasını sandalyenin kenarından çıkarmıştı; resmen okşamam için beni davet ediyordu. Vakit kaybetmeden sandalyenin arkasından elimi ileri götürdüm, külotunu hafifçe yana çekerek amına ulaştım. Parmaklarım şimdiden sırılsıklam olmuş amının çeperlerinde gezinirken, karım Şeyma'yla sohbet etmeye devam ediyordu. Onun bu ikili oyunu, hem arkadaşına normal davranmaya çalışması hem de benim parmaklarımın altında kıvranması beni çıldırıyordu.

Karım ani bir hareketle Şeyma'nın kulağına bir şey söylemek için daha fazla öne eğildi; bu sırada parmağım, kendiliğinden amına girdi. Karımın nefesi kesildi, ama bozuntuya vermeden geri döndü. Orta parmağım amını tamamen yutarken karım dudaklarını ısırıyordu. Şeyma, "Ne oldu, kız, bir şey mi diyecektin?" diye sorunca, karım, "Yok, bir şey, ya, çok gıybet olur bu kız!" diye geçiştirdi, sesi hafif titriyordu.

Parmağım amının içinde öne arkaya hareket ettikçe, karımın kalçası hafifçe kıvrılıyor, ama sohbetine devam etmeye çalışıyordu. Şeyma'nın kulağına tekrar eğildiğinde, bu kez yüzük parmağımı da amına soktum. Karımın gözleri açıldı, "Kız, burası çok sıcak!" diyebildi sadece. Alttaki eliyle bacağımı sıkıyor, istemsizce hızlı nefes alıyordu.

Şarkılar geçtikçe ben karımın amını parmaklamaya devam ediyor, am suyu bacaklarına akarken şarkılara eşlik ediyordum. Karımın da bir eli masanın altından kasıklarıma ulaştı, elinin ucuyla sikimi okşamaya başladı. Pantolonumun üzerinden sertleşen sikimi avuçluyor, parmaklarıyla başını nazikçe sıkıyordu. Bu adeta bir dans gibiydi; herkesin içinde, ama kimsenin fark etmediği bir sır.

Okan durumu fark etmiş olacak ki, öksürerek, "Şeyma, gel, birer içki alalım!" dedi. Şaşıran Şeyma, "Daha içkilerimiz duruyor!" deyince, ben harekete geçtim. Yanağı kıpkırmızı olan karımı oturduğu yerden kaldırdım, "Gel, ilk içkileri biz alalım, aşkım!" dedim ve parmağımı amından yavaşça çekerken, dengesini sağlamak için yardım eder gibi yerinden kaldırdım.

Biz bara doğru yürürken Şeyma şaşkınlıkla etrafına bakıyordu. Karımın kalçasındaki elini tutarken, karım elini ters çevirip kendini bana yasladı ve tam sikimi avuçladı. Sonra başını çevirip dudağıma ateşli bir öpücük kondurdu; dudakları alkol ve şehvetle ıslanmıştı. Karım yeterince azmıştı ve bu beni çıldırtıyordu. Onun bu cesur, vahşi hali, sinemadaki karımıı yeniden uyandırmıştı.

Barın yanından tuvaletlere giden bir koridor vardı. Koridorun sonunda, solda, depo gibi kullanılan bir oda dikkatimi çekti. Karımın elinden tutarak onu tuvaletlere doğru çektim. Karım kulağıma eğilip, "Burada olmaz, çok kalabalık. Burayı sinema mı sandın?" dedi ve gülerek kulağımı öptü, ama bu öpmekten çok yalamak gibiydi. Dili kulağımın hassas noktalarında gezinirken, kolumu okşuyordu. Ben de, "Hayır, sen bana güven ve takip et!" dedim, sesimde kararlı bir yaramazlık vardı.

Tuvaletleri geçip, kimsenin görmediği bir anda, depo olduğunu tahmin ettiğim odaya girdim ve karımı içeri çektim, kapıyı kapattım. Karanlıkta içeri sızan loş ışıkta, odanın küçük, dar ve eski masalarla sandalyelerle dolu bir depo olduğunu anladım. Tozlu kokusu, eski ahşap mobilyaların kokusuyla karışmış, ortamı daha da gizemli kılıyordu. Işığın nereden açıldığını ararken, karım beklemeden üstüme atladı ve dudaklarımı öpmeye başladı. Son anda kapıyı kilitlemeyi başardım.

Karımın ıslak ve ateşli dudakları benimkileri adeta esir aldı. Dilini ağzıma soktu, dudaklarımı hafifçe ısırdı, sonra tekrar derinlemesine öpmeye devam etti. Ellerim götünü avuçlayarak sıkmaya başladı; dantelli eteğinin altından teni parmaklarımın altında sıcacıktı. Bir elim sutyeninin kopçasını açtı, gömleğinin düğmelerini çözerek göğüslerini özgür bıraktım. Diğer elim dantelli külotunu yavaşça indiriyordu. Karım da boş durmuyor, kemerimi açmış, boxer'ımın içinden sikime ulaşmış, okşamaya başlamıştı. Parmakları sikimin başını nazikçe sıkıyor, sonra aşağı kayarak taşaklarımı avuçluyordu.

Karımın külotunu tamamen çıkardım ve onu önümdeki eski, tozlu masanın üzerine oturttum. Bacaklarını açtım, loş ışıkta amının ıslaklığı parlıyordu. Pantolonumu ve boxer'ımı indirirken karım boynumu yalıyor, bir eliyle taşaklarımı okşayıp sıkıyordu. Karımın bu iştahlı hali sabrımı zorluyordu, ama kendimi tutarak sikimi yavaşça amının üzerinde gezdirdim. Karım başını arkaya atarak inledi. Amının suyu sikimi ıslatıyordu, her temasta kayganlığı daha da artıyordu. Sikimi amının dudakları arasında gezdirirken karımın nefes alışları hızlanıyor, küçük inlemeler ağzından kaçıyordu.

"Aşkım... lütfen... sok artık!" diye fısıldadı, sesi zevkten titriyordu. Bu yalvarış beni çıldırttı. Yavaşça, ama kararlı bir hamleyle sikimi amına soktum. Karım çığlık attı. Dışarının gürültüsü sesini bastırsa da kapının önünden duyulabilirdi. Umursamadan, önce yavaş, sonra giderek hızlanan bir tempoda sikimi amına sokup çıkarmaya başladım. Karım kendinden geçmiş, iki eliyle boynuma tutunmuş, her giriş çıkışımda inliyordu. "Ohh, aşkım... çok güzel... sik beni, aşkım... ayy, sok, off..." diyerek beni daha da azdırıyordu.

Bir elimle götünü avuçluyor, sikimin her girişinde onu kendime çekerken, diğer elim gömleğinin altından göğüslerini sıkıyordu. Göğüs uçları parmaklarımın arasında sertleşmiş, her dokunuşumda karımın vücudu titriyordu. Gidiş gelişlerim sertleştikçe karımın inlemeleri artıyordu. Bir elimin parmaklarını ağzına soktum. Karım parmaklarımı emiyor, diliyle oynuyor, parmaklarımı çıkarıp, "Hadi, hadi, daha hızlı sik beni!" diyerek inliyordu...

Sırılsıklam amı sikimi içine çekiyor gibiydi; her sokuşumda amının duvarları sikimi sıkıca sarıyor, her çıkışımda ıslaklığı bacaklarıma damlıyordu. Sikimin tamamını sokup sertçe çıkardıkça karımın tüm vücudu zevkle titriyordu. Titremeleri artınca orgazm olacağını anladım ve ani bir hareketle sikimi amından çıkardım. Karım, "Ne oldu aşkım?" diye sordu, sesinde hem şaşkınlık hem de daha fazlasını isteyen bir arzu vardı.

Karımı masadan indirip, "Arkını dön!" dedim. Karım gülümseyerek masadan tutunarak domaldı ve eteğini kaldırıp o muhteşem götünü ortaya çıkardı. Loş ışıkta kalçalarının yuvarlak hatları adeta bir sanat eseri gibiydi. Vakit kaybetmeden bir elimle belinden tuttum, diğer elimle sikimi amına yerleştirip hızlı hareketlerle gidip gelmeye başladım. Seri bir şekilde sokup çıkarırken karım ritme ayak uydurdu. Sikimi içine aldıkça kalçasını oynatıyor, amının içinde dans etmesini sağlıyordu. Her hareketi, her inlemesi beni daha derine çekiyordu.

Tam bu sırada kapı vuruldu; biri açmaya çalıştı, ama kilitliydi. Donup kaldık, ama karım kalçasını hareket ettirerek sikimi içine alıp çıkarmaya devam etti. Artık hiçbir şey umurunda değildi; bu risk karımı daha da azdırmıştı. Bu beni de çıldırttı. Gidip gelmelerim hızlanırken, bir elimle klitorisini okşuyor, parmaklarım onun zevk noktalarında gezinirken, diğer elimle saçlarını çekerek sertçe sikmeye devam ediyordum...

Karım titreyip inleyerek orgazm olmaya başladı. "Aşkım... çok... çok güzel..." diyerek kasılmaları artarken, elimi saçlarından çenesine uzattım, kendime çektim ve son birkaç giriş çıkışla ben de sarsılarak içine boşaldım. Döllerim amının içine akarken karımın titremeleri devam etti. Başını bana çevirip dudaklarıma yapıştı; bu öpücük sonsuz bir süre gibi geldi. Dillerimiz birbirine dolanmış, dudaklarımız ıslak ve ateşli, sanki birbirimizi yutuyorduk.

Sikimi yavaşça içinden çıkarırken, am suyu ve döllerimin bir kısmı bacaklarına, bir kısmı yere döküldü. Karım şaşkın bakışlarım arasında amındaki dölleri eliyle alıp yaladı ve bana bakarak yuttu. İlk defa döllerimi böyle bir zevkle yutuyordu; bu onun sinemadaki vahşi halinin bir yansımasıydı. İstemsizce dudaklarına yapıştım, dilini öptüm, onun tadını bir kez daha hissettim.

Karım, "Hadi gidelim artık, yoksa basılacağız!" diyerek beni uzaklaştırdı, sesinde yaramaz bir gülümseme vardı. Hızla üstümü giydim; karım da külotunu giyip üstüne çeki düzen verdi. Karıma, "Bir anda çıkacağız, sen tuvalete, ben içkileri alıp masaya gidiyorum!" dedim. Nefesimi tutarak kapıyı açtım. Kimsenin olmadığını görünce rahatladım. Karıma tuvalete gitmesini işaret ettim ve hızlı adımlarla bara gidip içkileri söyledim.

Karım tuvaletten döndüğünde yanağındaki kırmızılık halen geçmemişti; gözlerindeki parıltı az önceki çılgın anların izlerini taşıyordu. Koluma girerek yanağıma ateşli bir öpücük kondurdu, dudakları halen alkol ve şehvet kokuyordu. Bana, "Hadi, masaya dönelim, insanları bekletmeyelim!" dedi, kırıta kırıta önümden yürümeye başladı. Kalçalarının eteğinin altında her adımda sallanışı adeta bir davet gibiydi. Gözlerimi ondan zorlukla ayırarak içkileri aldım ve masaya döndüm.

Masaya vardığımızda Okan ve Şeyma bizim yerimize geçmiş, kol kola şarkıya eşlik ediyorlardı. İstemeye istemeye karşılarına oturduk. Bize, "Nerede kaldınız ya?" diye sitem ettiler. Ama karım gülerek Şeyma'ya birşeyler söyleyince, ben, "Hadi bakalım, shot'lar geldi!" diyerek konuyu değiştirdim.

Hep birlikte içkileri dipleyince az önceki gerginlik tamamen unutuldu. Karşılarında otururken ben de karıma sarıldım ve kendime çektim. Okan da Şeyma'ya sarılmış, oldukça samimi bir haldeydiler. Bizim az önce oturduğumuz pozisyonun daha yakın bir versiyonunda, birbirlerine yapışmış gibiydiler. Ellerinin masanın altında kaybolduğunu fark ettim. Şüphelenerek, kasıtlı olarak yere düşürdüğüm peçeteyi almak için öne eğildim ve masanın altından onlara baktım.

Gözdüklerimle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Şeyma, köşede oturan Okan'ın fermuarını açıp sikini dışarı çıkarmış, yavaş ama kararlı hareketlerle okşuyordu. Okan da Şeyma'nın eteğinin altına elini sokmuş amını okşuyordu. Hareketleri gizli, ama bir o kadar da cesurdu. Kafamı kaldırdım ve gülerek gördüklerimi karıma fısıldadım. Karım, "Oha!" diyerek önce inanmadı, ama aklı orada kaldı. Karım da dayanamayıp çakmağı yere düşürüp hızlıca eğildi ve masa altından onlara baktı. Karım masa altında o kadar uzun kaldı ki, omuzlarından tutup kaldırmak zorunda kaldım.

Karımın yüzü kıpkırmızıydı, gözleri şaşkınlıkla parlıyordu. Okan ve Şeyma'nın kafaları güzel olduğu için bizi tam fark etmemiş, köşede hafif hafif elleşmeye devam ediyorlardı. Etraftan da dikkat çekmiyorlardı; loş ışık ve kalabalık onların küçük sırrını gizliyordu.

Karımın kulağına fısıldayarak, "Kızım, ne kadar kaldın masa altında, ne var o kadar bakacak?" diye sordum. Karım kızarmış yüzüyle kulağıma, "Oha oldum resmen, o nasıl kalın bir sik!" diye fısıldadı. Karımın şaşkınlığını şimdi anlamıştım. Kafamın güzelliğinden detaylara dikkat etmemiştim, ama herhalde öyleydi.

Karım kendini tutamayıp, benim engel olmama fırsat vermeden tekrar eğildi masa altına. Ben Okan'a baktığımda, Okan gözlerini kapatmış, mırıldanarak aldığı zevkin tadını çıkarıyordu. Karım tekrar doğrularak kulağıma yaklaştı ve "Hiç bu kadar kalın bir sik görmemiştim. Bu kız bunu nasıl alıyor içine? Eline sığmıyor resmen okşarken. Bak sen şu bizim Şeyma'ya!" diye hınzır hınzır gülerken ağzının suyunun aktığını hissedebiliyordum. Karımın bu yaramaz hali sinemadaki karımı hatırlatıyordu; o cesur, vahşi, durdurulamaz kadın geri dönmüştü.

Gecenin ilerleyen saatlerinde herkesin kafası güzel bir şekilde geceyi sonlandırmak için kalktık. Mekandan çıkıp arabalara yöneldik. Ben Okan'la vedalaşırken, karım Şeyma'nın kulağına birşey fısıldadı. İkisi kıkırdadıktan sonra bu kez Şeyma karımın kulağına birşey söyledi. Karımın yanakları kıpkırmızı oldu.

Karım yanıma gelince, merakla karıma, "Ne konuştunuz Şeyma ile?" diye sordum. Karım, "Aman, boş ver, kızsal şeyler!" diye geçiştirdi, ama gözlerindeki parıltı ne olduğunu tahmin etmemi sağladı. Kesin Okan'ın sikiyle ilgili bir şeyler konuşmuşlardı, bundan emindim.

İkimizin de kafası güzel, yolda giderken karım bacaklarını açarak bana bakmaya başladı. Bu adeta bir davetti. Şaşırdığımı görünce ilk adımı karım attı. Ben araba sürerken fermuarımı açtı, sikimi çıkardı ve okşamaya başladı. Parmakları sikimin başını nazikçe sıkıyor, sonra aşağı kayarak taşaklarımı avuçluyordu. Yol sakin, gece geç bir saat idi, yavaş giderken ben de karımın bacaklarını okşamaya başladım. Elim karımın pürüzsüz teninde gezinirken karım daha ileri gitti. Eteğini sıyırıp dantelli külotunu çıkardı ve pürüzsüz, sırılsıklam amını bana doğru çevirdi.

Sonra elimi tutup amına yerleştirdi, resmen elimle kendine mastürbasyon yapıyordu. Parmaklarımı klitorisinin üzerinde gezdiriyor, ara sıra tutup amına sokuyor, sonra tekrar klitorisine baskı uyguluyordu. Karım inleyerek, "Ohh, aşkım... böyle... devam et..." diye fısıldıyordu. Ben bir yandan arabayı sürmeye çalışıyor, bir yandan karıma ayak uyduruyordum. Yavaş gittiğimiz için yanımızdan geçen arabalardaki insanlar karımın amına girip çıkan parmaklarımı tüm açıklığıyla görebilirdi. Karım bu riskten zevk alıyordu, gözleri yarı kapalı, dudakları aralık, zevkten kendinden geçmişti.

Karım elimi klitorisinin üzerinde gezdirdikten sonra dört parmağımı birden tutarak yavaşça amına sokmaya başladı. İlk denemesinde biraz zorlansa da parmaklarım ıslandıkça daha derine inmeyi başardı. Neredeyse tüm elimi soktukça inliyor, diğer eliyle gömleğinin altından göğüslerini okşuyordu. Tahminlerim doğruydu, Okan'ın sikini hayal ederek elimle kendine mastürbasyon yapıyordu. Bu düşünce hem sinirimi bozuyor, hem de içimdeki arzuyu körüklüyordu.

Karımın inlemeleri artarken arabayı yan bir yola soktum. Biraz ilerledikten sonra, kimsenin olmadığı, karanlık bir toprak yola girdim ve durdum. Araba durunca karımın gözleri açıldı, ama halen kafası çok güzeldi. Elimi amından çekip dudaklarıma yapıştı. Öptükten sonra, "Aşkım, sik beni... Seni çok istiyorum, o kalın sikini sok bana!" diye fısıldadı. Bu sözler Okan'ın sikiyle ilgili hayallerine bir gönderme gibiydi ve içimde bir kıskançlık dalgası uyandırdı. Ama aynı zamanda karımın bu azgın hali beni çıldırtıyordu.

Kapıyı açıp dışarı çıktım, karımı da dışarı çekerek önümde diz çöktürdüm. Yolun kenarında, kimsenin bizi görmediği bir yerde, "Hadi o zaman, kalın sikimi yala bakalım!" dedim ve sikimi ağzına dayadım. Karım iştahla sikimi yalamaya başladı. Dili sikimin başında nazikçe geziniyor, sonra aşağı kayarak taşaklarımı yalıyor, tekrar yukarı çıkarak tamamını ağzına alıyordu. Salyaları sikimin üzerine akarken, bir eliyle taşaklarımı okşuyor ve içten içe inliyordu.

O vahşi, doyumsuz karım şimdi önümde diz çökmüş, sikimi bir zevk objesi gibi yalıyordu. Karıma, "Ohh, aşkım... çok güzel... böyle devam et!" diye mırıldandım. Saçlarını okşayarak onu yönlendiriyordum. Karım sikimi ağzına alırken gözlerime bakıyor, her hareketiyle beni daha da azdırıyordu. Dili sikimin her santimini keşfederken benimse zevkten başım dönüyordu.

Bir süre karıma bu şekilde zevkle sikimi yalattıktan sonra, "Hadi, koltuğa domal!" dedim. Karım, "Tabii, aşkım, senin için her şeyi yaparım!" diye mırıldanarak arabanın ön koltuğuna doğru domaldı. Eteğini sıyırıp külotunu tamamen çıkardı, ay ışığında kalçalarının yuvarlak hatları ve sırılsıklam amı adeta bir davet gibiydi. Hiç beklemeden taş gibi olmuş sikimi götünün yanakları arasından amına doğru kaydırdım ve yavaşça soktum. Karım küçük bir çığlık attı.

Ben sikmeye başlayınca ise, "Sik beni aşkım, o kalın sikinle sik!" diye bağırıyordu. Bu sözler kıskançlığımı körüklese de, karımın bu azgın hali beni durdurulamaz kılıyordu. Sikimi köküne kadar amına sertçe sokup sonra yavaşça çıkarıyordum ve tekrar köklüyordum. Karımın çığlıkları geceyi yırtıyordu. Karım, "Ohh, aşkım... daha sert sik... lütfen!" diye yalvarınca bu beni daha da sinirlendirdi ve köklemelerim sertleşmeye başladı.

Sikimi her sokuşumda amının duvarları sikimi sıkıca sarıyor, her çıkışımda ıslaklığı bacaklarına damlıyordu. Karım klitorisini okşamaya başladı, parmakları hızlı hareketlerle klitorisini uyarıyordu. Karımın bu kendi kendine zevk alışı beni daha da hızlandırdı. Sikimi amına sertçe sokup çıkarırken, bir elimle götünün yanağını sıkıyor, diğer elimle saçlarını çekiyordum.

Karımın inlemeleri çığlıklara dönüştü. "Hadi aşkım... sik beni... daha hızlı!" diye bağırıyordu. Vücutlarımız ritmik bir şekilde birbirine çarpıyor, arabanın koltuğu her hareketimizde gıcırdıyordu. Karımın klitorisini okşayışı hızlanınca ben de tempomu artırdım. Amının ıslaklığı sikimden taşarken, karım zevkten titremeye başladı. Sonunda, "Aşkım... geliyorum... ohh!" diye inleyerek orgazm oldu. Tüm vücudu sarsılıyordu. Karımın kasılmaları sikimi daha sıkça sararken ben de dayanamayarak sarsıla sarsıla içine boşaldım.

Döllerim kasılan sikimden amına akarken karım nefes nefese koltuğa yığıldı. Sonra dönüp başını koltuğa dayadı. Bana bakıyordu, gözlerinde zevkin ve yaramazlığın karışımı bir parıltı vardı. Yavaşça doğruldu, küçülen sikimi ağzına aldı ve kalan döllerimi yaladı, sikimi emdi. Ağzında döllerim varken dudaklarıma yapıştı. Dudakları dudaklarımı emerken, kendi tadını ve benimkini birleştiriyordu.

Biraz öpüştükten sonra, karım, "Aşkım, beni çok güzel siktin, aygırım benim!" dedi, sesinde tatlı bir yorgunluk vardı. Zorlanarak üstünü başını toparladı. Ben de kendime çeki düzen verip arabaya bindim. Arabayı çalıştırıp evin yolunu tuttuk.

Eve vardığımızda vakit çok geç olmuştu ve ev halkı uyumuştu. Olabildiğince sessizce yatağımıza gidip üstlerimizde kıyafetlerimizle yorgun ama şehvetli bir uykuya daldık. Karım koluma sarılmış, yüzünde halen o yaramaz gülümsemeyle uyuyordu. Karımın bu hali bu geceyi unutulmaz kılmış ve karım bir kez daha beni şaşırtmayı başarmıştı...

(Sedat)

Karımı Sinemada Siktim! (1)

Karımı Balkonda Siktim! (2)

Karımı Barın Deposunda Siktim! (3)

Karımı Misafirin Yanında Siktim! (4)

Karımın Sikilişine Engel Olmadım! (5)

Karımı Uçakta Siktim! (6)

Karım Paris'te Kabuklu Yedi! (7)


Scroll To Top

Seks Hikayeni Yolla

Fantastik Seks Hikayeleri

18+ YASAL UYARI:
Fantastik Seks Hikayeleri sitesi 18 yaşından büyükler için Seks Hikayeleri içermektedir. 18 yaşından küçük iseniz veya bulunduğunuz ülkede Fantastik Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!

ÇEREZ (COOKIE) POLİTİKASI:
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz. Daha fazla bilgi.

Powered by w3.css Copyright © All rights Reserved. The Netherlands. Contact E-Mail: