Fantastik Seks Hikayeleri

Karımda Ne Orospuluklar Varmış! (11)


Karımda Ne Orospuluklar Varmış! (11) (Mustafa 32 Y., Kastamonu)

Evimize vardıktan sonra karım yorgunluktan ve götünün acısından bir hafta kadar kolay oturamadı, uyurken bile sırt üstü yatmakta zorlanıyordu. Antalya tatili boyunca karımı defalarca amından götünden sikip ağzına yüzüne boşalmışlardı. Karımın sikilmesini izlemek bana çok zevk veriyordu. Karım da bende olmayan erkekliği başka erkeklerde buluyor, sikilmenin zevkini yaşıyordu. Ancak Cemal'in çirkin tutumu ve Habeş'e karımı yağsız olarak götten siktirmesi hiç hoş olmamıştı. Ayrıca Mehmet denen sapık adama karımı satmış, o şerefsiz de kırbaçlayıp, şiddet kullanarak sikmişti karımı. Yine de benim son gün Cemal'e karşı karımı savunmam, karımı savunmaya çalışırken tokat yemem karımın gözünde değerimi artırmıştı. Karım, "Sen elinden geleni yaptın benim için, sağol!" diye teşekkür bile etmişti bana.

Bir hafta kadar köye gidip geldim, tarla ve hayvanlarla uğraştım. Bu arada karımla imam nikahı kıyan Muhittin bey de olan bitenden habersiz karımı bekliyordu. Her akşam ben köyden gelince karımla konuşuyorduk. Şehirlilerin hayatı, lüks Antalya tatili, modern yaşantı bizim ilçe ve köy hayatımızdan bin kat güzeldi. Karım, "Sen beni başkası sikerken izlemekten hoşlanıyorsun, ben de başka yarakların tadına bakıyorum. Bu çok güzel, ama köyde kahvehanede kahveciyle falan veya eniştenle burada sikişme fikri artık hoş gelmiyor bana, buralardan gidelim!" diyordu.

Elimizde Cemal'den aldığımız Dolarlar, Ruslardan aldığımız Eurolar vardı. Tarla ve hayvanları da satmaya karar verdik. Ancak büyük şehirde yaşam hem pahalıydı, hem de hazırda işim yoktu. Ablam ve eniştemle de konuştuk bu konuyu. Eniştem, "Siz bilirsiniz, ama orada iş bulana kadar en azından bir yıllık kiranız hazır olsun ki sıkıntıya düşmeyin!" dedi.

İstanbul'daki akrabaları aradım. Ama, "Hem iş yok, hem de İstanbul'da kiralar çok pahalı, gelmeyin boşuna!" dediler. Ankara'da yaşayan asker arkadaşım Hakan'ı aradım. O da Maltepe'de bir eğlence mekanında çalışıyormuş. Onun söylediği kiralar İstanbul'a göre çok daha azdı. Hakan, "Büyük siteler var, biraz şehir dışı, ama burada yol çok uzun sürmüyor. İş için de patronlarla konuşurum, bir şeyler buluruz!" dedi.

Karımla artık buralardan gitmeyi iyice kafaya koymuştuk. Ankara bizim için güzel olacak dedik. Tarlayı ve hayvanları acilen ucuza sattım. Ancak bir yıllık kirayı tam hazırlayamadık. Karım, "Ben Muhittin beye gideyim, ailem için borç isteyeyim!" dedi. Ben de, "Adam seni ikinci karısı biliyor, haftalardır ortada yoksun, seni gördüğü an yatırır siker!" dedim. Karım, "Siksin, hem sanki daha önce hiç sikmedi mi?" dedi. Artık böyle terbiyesiz konuşmalar tekrar hoşumuza gitmeye başlamıştı.

Karım Muhittin beyi aradı ve "Sabah eve dönüyorum!" dedi. Sabah olunca da hazırlandı, pardesü giyip başını örttü, "İki üç gün kalıp parayı alınca dönerim!" dedi. Dedi ama kendini siktireceği için heyecanlanmıştım. Karıma, "Gel, çok zaman oldu, önce seni ben bir sikeyim!" dedim. Karım, "Acelem var!" dedi, ama yüzü de güldü teklifime. Uzun pardesüsünü ve eteğini yukarı sıyırıp külodunu çıkardı, "Hadi sik madem, zaten hemen bitiyor!" dedi sırıtarak.

Elimi karımın çıplak bacak arasına attım heyecanla. Amı kıllıydı. Şaşırarak, "Bu ne?" diye sordum. Karım da, "Kaç haftadır traş etmiyorum, Muhittin bey kıllı bırak daha güzel olur demişti!" dedi. Karımın başkası için amını hazırlaması çok tahrik etti beni, adamdan para alabilmek için onu her şekilde tahrik edecekti. Koridorda ayakkabılığın önünde karımı hemen yere yatırıp bacaklarını araladım. Çıplak olsa güzel vücudu daha çok etkilerdi beni, ama böyle giyinikken sikme fikri de çok güzeldi. Hiç oyalanmadan karımın bacakları arasına yerleşip sikimi bir kerede amına soktum.

Karım amına giren sikimden hiç etkilenmedi, ama şefkatle saçlarımı okşadı, "Kocam benim. Sik birtanem. Çok ihmal ettim seni. Senin bamya kadar pipinin kıymetini bilemedim, bak ne kadar zararsız, minnacık!" dedi. Uzun süreden sonra karımla gözgöze, sikim amının içinde onunla konuşmak çok iyi geldi bana. Fazla hareket etmedim ki hemen boşalmayayım. Karım beni azdırmak için, "Aşkım, birazdan Muhittin'e gideceğim, senin bu içimde kaybolan pipinden daha büyük sikiyle beni defalarca sikecek!" dedi. "Siksin. Zaten herkesin orospusu oldun!" dedim. Ben de karımla artık böyle terbiyesiz konuşmak istiyordum, hem de hırslanıyordum.

Karım, "Sen de pezevenk oldun o zaman, gurursuz kocam benim!" diye dudaklarımdan öptü. Çok hoşuma gidiyordu karımın bana hakaret etmesi. Küçük ama taş gibi sikimle, bütün gücümle abanıp sertçe sikmeye başladım karımı. Karım, "Bu kadar mııı?" deyip gülüyor, "Zıpla olur belki!" diye dalga geçiyordu. Sonra birden götüme tokat attı. Canım acıdı ama güzel bir acıydı, beni daha çok hırslandırdı. Dediğini yapıp karımın üzerinde zıplayarak amına geçirmeye başladım.

Nefes nefese kalmıştım. Karım da götüme şaplaklar atmaya devam ederek, "Antalya'da hoşuna gitti mi Nuran ablanın seni sikmesi? Seni ben de sikeyim mi takma yaraklarla?" dedi. Gözüm dönmüştü, "Sik aşkım, nasıl istersen sik, canım benim!" diye mırıldandım. Karım, "Götoğlanı kocam benim!" diye hem şaplak atıyor, hem de arada tüysüz göt deliğime parmağını sokuyordu. Zaten götümle oynanması beni otomatik olarak tahrik ediyordu, dayanamadım akıtmaya başladım karıcığımın amının içine. Nefes nefeseydim, kalbim ağzımdan çıkacaktı, yığıldım karımın üstüne.

Karım, "Sakin ol, sakin ol!" diyerek saçlarımı okşadı ve "Benden zevk almana bayılıyorum, iyi ki evlenmişiz. Kaç kişi geçti üzerimden, kaç kişinin sikini yaladım, kaç kişi içime akıttı, ama senin kadar aşk ile siken kimse olmadı canımmm!" dedi. Karıma olan aşkımla dudaklarını öperek ayağa kaldırdım ve "Yıkama amını. Muhittin beye içinde benim döllerimle git!" dedim gülerek. Karım da, "İntikam alma isteği mi gelmiş benim piç kocama?" deyip gülerek sarıldı bana. Sonra külodunu giyip, "Hoşça kal orospu çocuğu!" deyip evden çıktı gitti. Ben de gün boyu evde hesap kitap yaptım, biriktirdiğimiz paraları tekrar saydım. Sonra da Ankara'daki asker arkadaşım Hakan'la konuştum, "Kısa zamanda geleceğiz, kiralık ev bak bize!" dedim. İş için de araştırmasını söyledim.

Sabah olunca telefonum çaldı, karım arıyordu. "Muhittin çok özlemiş beni, ama evi bok götürüyordu, sürekli temizlik yaptım!" dedi. Ben tabii hemen, "Sikti mi seni?" dedim biraz da kıskanarak. "Yok ya, bütün gün amele gibi ev işi yaptım. Sikmek istedi ama vermedim!" dedi karım. Biraz daha konuşup kapattık telefonu. Ben o gün köye ablamlara gittim, yeğenlerimi sevdim. Eniştem karımı sordu. Ben de Muhittin beyin evine gittiğini söyledim. Ablam da enişteme, "Çocuklara destek ol!" dedi. Eniştem, "Tatile yolladım ama..." diye söylenerek biraz para verdi.

Ertesi sabah karım tekrar aradı, annesinin ameliyat olacağı yalanını uydurup Muhittin beyden para istemiş. "Ee, inandı mı?" dedim. Karım da, "Kıllı amımı görünce aklı başından gitti salağın. Nasıl olsa soracaksın, sen sormadan söyleyeyim, evet beni sikti. Sikini amımdan çıkartıp çıkartıp kıllarıma sürttü ve öyle boşaldı. Bu akşam parayı getirecek!" dedi. "Aferin orospu karıma!" dedim. Karım da, "Tamam yarın görüşürüz gavat kocam!" deyip kapattı. Karımı Muhittin beyin altında sikilirken hayal edip 31 çekip boşaldım. Güzel oldu.

O gece karım beklenmedik şekilde eve geldi. Karıma, "Ne oldu, niye geldin?" dedim. Karım, "Muhittin denen şerefsiz beklediğim paradan daha azını getirip verdi. Ben de kızıp trip yaptım, bana verdiğin değer bu mu dedim, çarptım kapıyı çıktım!" dedi. Gerçekten az vermişti Muhittin şerefsizi. Karıma, "Aslında topladığımız para bir yıllık kiramız için yeterli, ama daha bilet parası ve yolda yeme içme masrafımız da olacak. Ne yapsak acaba?" dedim. Karım biraz düşünüp, "Aklıma birşey geldi. Hani minibüsçü Bayram abi vardı. Beni orospu, seni pezevengim sanmıştı..." dedi. Ben de gülerek, "Öyle değil miyiz zaten? Bayram abi telefon numaramı almıştı, ama hiç aramadı. Keşke ben de onun numarasını alsaydım!" dedim.

Karım da, "Numarasını duraktan alırız. Bir arayıp soralım bakalım, sikmek ister mi, adam yalnız yaşıyor hatırlarsan!" dedi. Ben de, "Ama adam sadece günlük kazancını veriyor, o para bilet masrafımıza yetmez ki!" dedim. Karım, "Bir arkadaşı varsa onu da çağırsın o zaman!" dedi. Biraz şaşırmıştım, "İkisiyle de mi sikişeceksin?" dedim. Karım, "Alınma ama Bayram abi çok güzel sikiyor, parasız bile sikişirim onunla. Diğerine de iş gözüyle bakarız, yeter ki şu hayattan kurtulalım!" dedi. "Fedakar orospu karım benim!" deyip minibüs durağına Bayram abinin numarasını almaya gittim.

Eve gelince de aradım. Bayram abi hemen hatırladı beni ve "İyi ki aradın. Ya telefonum bozuldu ve tamirden sonra bütün numaraları kaybettim. Çok bakındım duraklarda, ama sizi göremedim!" dedi. Ben hemen, "Abi Pazar günü karımı yine ormana götürmek ister misin, aynı paraya?" dedim. Bayram abi, "İsterim tabii, ama Pazar günü duraktan arkadaşlarla piknik yapacağız!" dedi. Tam da aradığımız şeydi. "E tamam, ödeme yaparlarsa onlar da sikerler işte!" dedim. Bayram abi, "Aileleriyle geliyorlar ama, nasıl olacak? Tamam, siz durağa gelin Pazar günü, gideriz beraber!" dedi. Kapattık telefonu. Karım sevindi, "Piknik çok güzel olur, ben de yaprak sararım, götürürüz. Sen yaprakları, ben de yarrakları yerim!" deyince deliler gibi güldük.

Pazar günü sabahtan evden durağa doğru çıktık. Karım, Antalya'dayken Cemal'in verdiği kot pantolonu giydi, üzerine de kazak ve içine de sutyen giydi. Pantolon daracıktı, hafif balık eti bacakları, poposu daracık kottan tahrik edici duruyordu. Durakta Bayram abi, "Hoş geldiniz!" dedi, etrafa bakıp kontrol edip kimse görmeden karımın poposunu avuçladı ve "Mini etekle geleceksin diye korktum. Çünkü üç aile gelecek, çocuklar filan var, ama helal olsun size namuslu görünüyorsunuz bu halinizle!" dedi.

Ormana piknik alanına vardığımızda diğer aileler oradaydı. Üç minibüsçü adam, karıları ve çocukları vardı. Yere halılar serilmiş, kadınlar getirdikleri yemekleri koyuyordu sofraya, hamak kurulmuş, çocuklar top oynuyordu. Bayram abi minibüsçü arkadaşlarına (Orospu gelecek, sikersiniz!) demiş olmalı ki, tepeden tırnağa karımı süzdüler. Karıları olaydan habersiz, "Hoşgeldiniz!" dediler, karımın getirdiği yaprak sarmaları sofraya koydular.

Adamlar ben yaşlarda, şöför olarak çalışıyorlarmış. Karıları da gençti. Çocuklar da küçüktü. Ben iyi top oynarım, çocuklarla top oynarken babaları da katıldı. Karıları uzun etekli elbiseler giymişti, ama öyle sexy şeyler değildi. Yere oturulduğu için etekler bacaklarını tamamen örtüyor, hiçbir yerleri görünmüyordu, zaten birbirlerinin aile dostlarıydı.

Bir ara top kaçınca az kalsın çaydanlığı devirecekti, kadınlardan esmer olan topu almak için arkasını dönüp dizleri üstüne doğrulunca eteği yerdeki ota takıldı, baldırları arkadan açıldı. Kadın çok düzgün bacaklı, müthiş formunda, manken gibiydi. Topu alıp attı çocuklara, tekrar önünü dönüp otururken eteği bu sefer yandan poposuna kadar açıldı. Şahane poposu vardı, yusyuvarlak ve kaymak gibi pürüzsüzdü teni. Önce külot yok sandım, ama beline doğru ince siyah ip vardı, tanga giymişti. Tabii bol ve uzun etekten içinde ne olduğunu kimse anlayamazdı. Herkes topla, oyunla, kadınlar yemeklerle ilgilendikleri için kimse fark etmedi.

Kadın önünü dönüp eteğini hafif kaldırıp tekrar bacaklarını örterken, önden bacak arasına kadar bir saniye kadar gördüm kalem gibi düzgün bacaklarını. Adı Gül imiş. Gül toparlanırken gözgöze gelince, Gül kendisine baktığımı anladı. Utanarak bakışlarımı kaçırdım. Gül ise çok hafif gülümsedi. Karıma baktım, o da sofrayla ilgilendiği için olanları görmemişti.

Kadınlardan biri, "Sofra birazdan hazır olur!" diye seslendi erkeklere. Bayram abi, "Bu yaşta terlettiniz beni, ilerde orman içinde su kaynağı var, gidip serinleyeyim, öyle yerim!" dedi. Karım bana bakarak, "Ben de susadım, gel biz de doğal kaynaktan içelim bakalım nasıl!" dedi. Üçümüz ormana doğru yürüdük.

Piknik yerinden uzaklaşınca, Bayram abi karımı durdurup kendine çekip öpmeye başladı. Karım bir eliyle Bayram abinin sikini pantolon üstünden avuçlarken bana da göz kırpıyordu. Bayram abinin sikini daha önce görmüştüm, at yarrağı gibiydi. Karım da hevesliydi, bir an önce Bayram abiye siktirmek istiyordu. Bayram abi karımın pantolonunun düğmelerini açıp iyice aşağıya sıyırdı, tangasını da dizine kadar indirdi. Kendi sikini ise sadece pantolonun fermuarından çıkardı. Yine su hortumu gibiydi.

Karım, "Bir dakika abi, keyfini yapayım şunun!" deyip çömeldi, Bayram abinin sikini öpüp yalamaya başladı, aynı zamanda taşaklarını da pantolonundan çıkardı. Sonra da bana, "Damızlık aygır gibi, şuna baksana!" dedi. Bayram abi taşaklarını karıma yalattıkça siki iyice kalktı. Adam zaten hazırdı. Karım ayağa kalkıp, ağaca doğru yüzünü dönüp hafif domaldı. Bayram abi zaten karımın götüne ve kıllı amına siki havada bakarken kendinden geçmişti. Cebini kurcalayıp ne kadar para varsa bana verdi. Geçen seferkinden çoktu, hoşuma gitmişti. Karım çoktan poposu dışa çıkık şekilde ağaca tutunarak ayakta domalmış, sikilmeyi bekliyordu.

Bayram abi eline tükürüp sikine sürdü, "Acıtmasın!" dedi ve koca sikini ite ite karımın amına koymaya başladı. Yarak amına girdikçe karım gözlerini kapatıyor, "Çok güzellll!" diyordu. Bayram abi iyice amına girince tempolu şekilde sikmeye başladı. Ben de çok tahrik oldum. Eski günlerdeki gibi karımın zevk alarak yarak yemesini görmek deli gibi mutlu etti beni. Sikim kalkmıştı, ama sikimi okşamadım, o an boşalmak istemedim...

Birkaç dakika sonra Bayram abi kökleye kökleye hızlanınca, karım, "Aynen böyle devam et!" dedi. Gergin olmuştu vücudu, orgazm öncesi hep böyle olurdu. Bayram abi, "Yanıyorsun orospu, nasıl amcık bu, beni de getireceksin!" dedi. Karım artık orgazm olacaktı, parmaklarını ağzına götürüp ısırdı, bağırıp duyulsun istemedi haklı olarak. Bayram abi sert ama yavaşça şaklatarak iki kez kökleyince karımın amına, karımın bacakları titremeye başladı, gözlerini kıstı, ısırdığı parmakları bembeyaz oldu. Hiçbir zaman benimle böyle zevk almazdı, ama onu öyle görmek bana hem zevk hem gurur verdi. Modern yaşantımızla karım da ben de mutluyduk.

Karım orgazm olurken Bayram abi de, "Oohhh!" diye kasılarak akıtmaya başlayınca karımın amının içine, ben de karıma bu zevki yaşattığım için kendimi takdir ettim. Bayram abi boşalması bitip çekilince, karımın amından şelale gibi döl aktı yere. Karımın yüzü pespembeydi, bana, "Kotumun arka cebinde kağıt mendil var!" dedi. Cebinden kağıt mendil paketini alıp karımın amını silip temizledim. Karım toparlanıp ağaçtan uzaklaşınca Bayram abi yere akmış döllerin üzerine işedi. Sonra da bana, "Gel biz geri dönelim, karın manzara seyrediyor gibi burada kalsın!" dedi.

Karımı orada bırakıp biz piknik alanına döndük. Diğer şoförlerden ikisi tavla oynuyor, kadınlar tabaklara servis yapıyordu. Üçüncü şöför de (Gül'ün kocası olan, adı Şevket imiş) mangalı yakmaya çalışıyordu. Bayram abi mangalın yanına gidip Şevket'e birşeyler söyledi. Şevket de, "Ben çıra toplayayım, böyle yanmayacak!" dedi sesli olarak. Şevket ormana doğru yürüyünce anladım karımı sikmeye gittiğini. Ben de, "Yardıma ihtiyacın var mı?" deyip Şevket'in yanına yaklaşınca, "Yok sağol!" deyip çaktırmadan cebime para koydu. Ben paraya bakmaya çalışırken Şevket yoluna devam etti.

Ben de dikkat çekmemek için piknik alanına geri döndüm ve kadınlara, "Size yardım edeyim bari!" dedim. Gül, "Minibüste damacana su var, gel birlikte getirelim!" dedi. Kalbim küt küt atmaya başladı Gül'ün bu sözüyle. Karım dışında hayatımda hiçbir etekli kadının bacaklarını ve külodunu görmemiştim az önceki gibi. Gül ile birlikte kocası Şevket'e ait olan minibüsün yanına gitmek için kalktık. Gül beni o kadar etkilemişti ki, yan yana yürüken pantolonumun içinde sikim sertleşmişti. Gül minibüsün basamağına çıkıp kapıyı açtı. Ben de minibüse gireceğiz diye basamağa adım atmak istedim. Gül aniden durunca küçük bir çarpışma oldu, arkadan Gül'ün poposuna yaslandım.

Gül poposuna değen sert sikimi hissedince kafasını çevirip bana baktı. Ben utanıp, "Özür dilerim!" dedim. Gül gülümsedi ve "Benim hatam, damacana bagajda, o yüzden durdum!" dedi. Şaşkınlıkla kalakalmıştım. Gül basamaktan inmek için yönünü bana dönünce burun buruna geldik. Harika kokuyordu kadın, boynu, ensesi çok güzeldi. Gül de hareketsiz durup gözlerime baktı. Bakışları içimden geçmişti.

Birkaç saniye sonra kendime gelip, "Kusura bakmayın Gül hanım!" deyip kenara çekildim. Gül, "Hanıma gerek yok, sadece Gül de!" dedi. Sonra da, "Damacana burada!" diyerek bagajı gösterdi. Ben damacanayı bagajdan çıkarıp omzuma aldım ve döndük. Piknik alanına varınca, Gül, "Karın daha gelmemiş?" dedi. Ben de, "Ağacın altına oturmuş manzara seyrediyordu. Dünden uykusuz, uyuya kalmış olmasın, gidip bakayım!" dedim ve damacanayı bırakıp ayrıldım. Daha fazla Gül'ün yanında kalmak istemedim, çünkü ne yapacağımı bilmiyordum. Kadın evliydi ve kocası Şevket az ileride karımı sikiyordu, ama kadının haberi yoktu. Karışık bir durumdu.

Ormana doğru yürüyüp, az önceki yere yaklaştım. Karım giyinik halde yere çömelmişti ve Şevket de pantolonu ve donu biraz inik halde karımın önünde ayaktaydı. Karımın sakso çektiğini anladım. Şevket karımın yanına gideli nerdeyse 10 dakika olmuştu, ama daha sikişe başlamamışlardı. Şevket'in siki karımın bir elinde ve ağzındaydı. Karım beni görünce diğer eliyle bana (Git, git!) diye işaret etti. Onlara daha fazla yaklaşmadan yandaki ağacın arkasına geçip izlemeye başladım. Bu açıdan bakınca Şevket'in sikinin inik olduğunu gördüm. Karım tüm sakso hünerlerini sergiliyor, ama Şevket'in siki bir türlü kalkmıyordu...

Şevket morali bozuk bir halde birşey söyledi, ama ne dediğini anlayamadım. Karım da ağzından siki çıkarıp Şevket'e birşeyler söyledi. Şevket'in şaşırarak, "Ciddi misin?" dediğini duydum. Karım onaylayınca Şevket eğilip karımın yüzüne tükürdü birkaç kere. Karım Antalya'dan alışkındı yüzüne tükürülmesine, ama bu Şevket'in çok hoşuna gitmişti. Karım yüzündeki tükürüklerden birazını eline sürüp orta parmağını Şevket'in götüne soktu.

Karım parmağıyla (bana yaptığından çok daha hızlı şekilde) Şevket'in götünü sikiyordu. Gerçekten aynı bendeki gibi işe yaramıştı, Şevket'in yumuşak ve bir türlü kalkmayan siki kısa sürede kazık gibi sertleşmişti. Karım parmaklamaya devam ederken, "Ağzıma boşal, döllerini yutmak istiyorum!" deyip Şevket'in sikini ağzına aldı. Kısa süre içerisinde Şevket inleyerek kasılıp kaldı, karımın ağzına boşalıyordu. Karım da dölleri yutup direkt midesine indiriyordu....

Şevket boşalması bitince hemen toparlanıp, donunu ve pantolonunu çekti. Karımı ayağa kaldırıp, "Harikasın, çok teşekkür ederim. Keşke karım da böyle yetenekli olsaydı!" deyip cebinden bir miktar para çıkardı, "Bu da muamelen için!" deyip karıma bahşiş olarak verdi. Karımı boynundan öpüp, "Birlikte dönmeyelim, karım şüphelenmesin, hem ben daha çıra toplayacağım!" diyerek hızlıca gitti.

Ben de gizlendiğim yerden çıkıp karımın yanına vardım. Karım aldığı bahşişi bana verip, "Gördün değil mi herifi, götünü parmaklatmadan siki kalkmıyor. O değil de karısına üzüldüm şimdi. Ama karısı çok güzel ve çekici bir kadın, yaraksız duracağını hiç sanmıyorum, kesin başkalarıyla sikişiyordur!" dedi. Ben de, "Bilmem!" dedim ve geri döndük piknik alanına.

Karım hemen oturdu, "Çok açım!" deyip yemeğe başladı. Bizden az sonra da Şevket elinde birkaç çalı çırpıyla geldi. Elindekilerini mangalın yanına bıraktı ve "Açık hava çarptı beni, minibüse geçip kestireceğim!" dedi. Bayram abi, "Yani mangal işi bana kaldı!" deyip etleri aldı. Tavla oynayan şöförler durumu tahmin ederek gülüştüler...

Gül arada bana bakıyor, ben de ona bakıyordum. Sikim yine kazık gibi olmuştu, ama sikim küçük olduğu için dışardan anlaşılmıyordu. Gül arada bana doğru kasten bacaklarını açıyor gibiydi, gözümü harika vücudundan alamıyordum. Diğer iki kadın çocuklarla top oynamak için karımı da götürünce sofrada Gül ile başbaşa kaldık. Gül, "Ben biraz ormanda yürüyüş yapayım!" deyip kalktı. Cesaretimi toplayıp, "Ben de geleyim!" dedim. Gül cevap vermeden bekledi, ben de kalkıp yanına gittim, beraberce ağaçların arasına doğru yürüdük.

Karımdan başka bir kadınla hayatımda ilk kez yanyana yürüyüş yapıyordum, üstelik siyah tangasına kadar poposunu ve bacaklarını az önce görmüştüm. Yeni tanışan iki sevgili gibi havadan sudan sohbet ettik. Gül bana karımı ve evliliğimizi falan sordu. O da kendi kocasından bahsetti uzun uzun. Yeterince ilgi görmediğini, böyle hep arkadaşlarıyla takıldığını, çok da alkol aldığını, hep uyuduğunu söyledi ve "Gece yatakta da hemen arkasını döner uyur!" dedi.

Gül'ün parfüm kokusu burnuma geldikçe ve kocasının onu doyuramadığını anlattıkça tahrik oluyordum. Biraz daha yürüyünce, Gül, "Yoruldum, oturalım!" dedi. Bir ağacın altına yanyana oturduk. Bir şey söylemeden Gül başını omzuma koydu. Kimse görmesin diye benim etrafa endişeli olarak baktığımı anlayınca, "Meraklanma, herkes yorgun, kimse gelmez!" dedi. Başı omzumda olduğu için kalbimin hızlı hızlı attığını fark emişti sanırım, "Heyecanlısın!" dedi. Yalan söylemedim, "Evet, çok etkilendim senden Gül!" dedim. "Beğeniyor musun beni?" dedi Gül. "Evet!" dedim. Tekrar görüşmek için telefon numaralarımızı aldık. Ben Ankara'ya taşınacağımızı söyledim.

Konuşacak bir şey kalmayınca bir sessizlik oldu ve Gül elini pantolonumun önüne koydu. Sikim küçüktü, ama kalkıktı ve taş gibiydi. Gül sakin sakin, "Ne güzel! Kocamınki hiç böyle sert olmaz!" dedi. Diyemedim ki (Biliyorum, az önce karım kocanın sikini yalayarak kaldıramadı bir türlü!) diye. Onun yerine, "İstersen çok dokunma Gül, çünkü çok fenayım, hemen boşalırım!" dedim. Gül, "Hemen olur mu gerçekten?" deyip fermuarımı açıp sikimi dışarı çıkardı. Bir şey diyemedim, ama sikmi tutunca çok hoşuma gitti, elinin yumuşaklığını ve sıcaklığını sikimde hisetmek çok güzel oldu.

Gül sikimin küçük oluşuna birşey demedi, aksine, "Ne güzel taş gibi olmuş. Doğru söyle, bana mı kaldırdın?" dedi. "Evet, ilk gördüğümden beri kalkıyor sana!" dedim, artık utanmama gerek yoktu. Gül sıvazlamaya başladı taş gibi sikimi. Sünnet olduğum yere de başparmağıyla baskı yaparak sikime masaj yapıyordu. Hiç karımın yaptığı gibi değil, çok güzel yapıyordu. "Dur, boşalırım bak!" dedim. "Boşal canımın içi!" dedi. O kadar güzel 31 çekiyordu ki bana, Gül'ün eline vermek, karımı sikmekten çok çok daha zevkliydi.

Bir dakika olmadan Gül hareketlerini hızlandırınca eline boşaldım. Tabii eli battı. Eteğinin iç kısmına elindeki döllerimi sildi. Sonra da, "Tekrar görüşelim mutlaka canım!" dedi. Kalktık, toparlanıp piknik alanına geri döndük. Mangalda etler pişmiş, rakılar konmuştu. Diğer şöförler tavla ve rakı ile eğlenmiş, karıma bakmaz olmuşlardı. Bayram abi karımı siktiği için mutluydu. Şevket de karımın ağzına boşaldığı için mutlu olmuştu. Yani erkeklerin hepsi halinden memnundu.

Akşam piknik olayı bitince minibüsle evimize bıraktılar bizi. Bugün piknikte karımın sikilmesi ve saksosu sayesinde Ankara'ya bilet paramız da bedavadan çıkmış oldu :)

(Mustafa)

Bu hikayenin şimdiye kadar yayınlanan bölümleri: Karımda Ne Orospuluklar Varmış!


Scroll To Top

Seks Hikayeni Yolla

Fantastik Seks Hikayeleri

18+ YASAL UYARI:
Fantastik Seks Hikayeleri sitesi 18 yaşından büyükler için Seks Hikayeleri içermektedir. 18 yaşından küçük iseniz veya bulunduğunuz ülkede Fantastik Seks Hikayesi okumak kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!

ÇEREZ (COOKIE) POLİTİKASI:
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz. Daha fazla bilgi.

Powered by w3.css Copyright © All rights Reserved. The Netherlands. Contact E-Mail: