Karımda Ne Orospuluklar Varmış! (5) (Mustafa 32 Y., Kastamonu)
Biz Bekir abinin odasında bekledik. Kahvedeki gençler gidince
Bekir abi yanımıza geldi ve "Kahvede kimse kalmadı, kahvenin
ışıklarını söndürüp kapıyı da kilitledim..."
dedi. Ben, "Eh, biz de gidelim artık!"
dediğimde, Bekir abi, "Gitmeyin, kalın biraz daha, Nilgün'ün
tadı damağımda kaldı, duşumuzu
alıp devam edelim!" diyerek duşun olduğu yeri gösterdi. Karım
bana (Ne yapalım?) der gibi bakınca, "Tamam, olur!" dedim.
Bekir abi hemen karımı kucaklayıp duşa götürdü, birlikte
yıkanıp geldiler. Sabah olup gün ışıyana kadar dinlene
dinlene karımı üç posta daha amlı götlü sikti, "Bak ulan dölsüz gavat, iyi izle, bu karı böyle sikilir!" diye diye, bana hakaret ve küfür ede ede...
Eniştemin yeğeni olduğu için Mehmet aileden
sayılırdı. Ama Bekir abi aileden değildi, yani karımı
artık aile dışından başka bir erkek de sikmiş oldu.
Bu durumu öğrenirse eniştem uygun bulmaz, bize kızar diye
düşündüm. Sabah karımla birlikte kahveden çıktık, ablama (İlçeye
gidiyoruz, sonra konuşuruz!) diye mesaj atıp minibüsle ilçedeki
evimize gittik. Pazar gününün çoğunu karım evde uyuyarak geçirdi.
Mehmet o kadar değil de, kahveci Bekir abi çok yormuştu
karımı...
Hafta içi olunca servis işinden döndükçe eniştem
bizde kaldığı için ve yatak odamız da eniştemle
karımın olduğu için beraber yatıyorlardı. Hafta içleri
bazı geceler eniştem canı çektikçe karımı sikiyor, ben
de kendi odamdan onları dinleyip 31 çekip boşalıyordum.
Haftalar bu şekilde geçti. Ablamın doğum
yapmasına da çok az kalmıştı. Eniştem de servisten sonra
köye ablamın yanına dönüyordu, doğum her an olabilir diye. Evde
karım artık yaraksız kalmıştı. Bazı geceler ben sikiyordum karımı, ama karım her
seferinde, "Siksene! Siksene!" diyordu ben onu sikerken. "Sikiyorum
ya!" diyordum, ama karım, "Adam gibi sik bir kere de!"
diyordu. Bir türlü istediği tatmini yaşayamıyor, bu da onu
gergin yapıyordu...
Bir sabah ben köye gitmeden önce kahvaltıda
konuştuk karımla. Karım, "Enişte artık gelmez
bize, karısıyla, çocuklarıyla ilgilenir!" dedi. "Evet,
zaten ablam da müsaade etmez, çünkü bu konuya sadece hamileliği süresince
izin vermişti!" dedim. Ayrıca evde ablamın jartiyerlerini,
file çoraplarını, tangalarını, şeffaf sutyenlerini, mini
eteklerini falan gördüğümüz için onların aslında renkli seks
hayatları olduğunu tahmin ediyorduk. Eniştem benim tam tersime
çok güçlü siken, kendine güveni olan, her kadının arayacağı
cinsten bir erkekti.
Karıma, "Bugün Kastamonu'ya gidelim mi? Köyde bir arkadaşıma söylerim,
hayvanlara bakar. Eniştemin
verdiği para ile sana biz de aynı
ablamınkiler gibi çamaşırlar çoraplar alalım mı?"
dedim. Karım sevinçle, "Ben de modern şehirli kadınlar gibi
olurum, çok güzel olur birtanem!" diye cevapladı.
Ablamlardan son gece çıkarken üzerinde
kalmış olan kırımızı kısa eteğini giydi
karım. Üzerine de tişört, içine de klasik sutyenini giydi. Artık
yaz geldiği için sutyensiz de olsa kazak giyecek hava yoktu. İnce
çorabı olmadığı için eteğinin altında çıplak
bacakları çok hoş duruyordu. Hayatımızda hiç deniz
bilmediğimiz için ve karımın da hiç çıplak tenine
güneş değmediği için baldırları bacakları bembeyazdı.
Karıma, "Bu etekle herkes sana bakacak aşkım, yine tahrik
olacağız!" dedim. "Olalım bir tanem, sen zevk aldıkça ben, ben zevk
aldıkça sen alıyorsun, seni çok seviyorum. Erkeğim diyen hiçbir
erkek beni senin kadar mutlu edemez!" dedi.
Bir kez daha Nilgün'le evlenerek ne kadar doğru seçim yaptığımı anladım, çok
mutluydum. Evden çıkıp Kastamonu'ya giden minibüslerin
durağına yürürken yolda insanlar karıma sikecekmiş
bakıyordu. Bembeyaz bacakları güneş vurdukça
kırmızı mini eteğinin altında parlıyordu. Bazen
elele yürüyen çiftlerden erkek olanlar karımın bacaklarına
bakıyor, o anda yanında olan kadın erkeğin elini
çekiştiriyordu karıma bakmasın diye...
Durağa minibüs gelince bindik, şöförün
arkasındaki sıraya oturduk. Minibüs dolunca ve şöför aynadan
bakınca karımın bacaklarını hemen fark etti. 60
yaşlarında bir adamdı şöför. Dönüp, "Kızım,
orada oturma istersen, rahatsız olursun, ayakta da binenler olacak
ileride, sen en öne gel!" dedi. Ben de, "Tamam geç
karıcığım!" dedim. Şöför, karıcığım
sözünü duyunca, "Tövbe, tövbe!" diye mırıldandı. Karım
inip, ön kapıdan tekrar bindi ve şöförün yan
koltuğuna oturdu.
Yol boyu ihtiyar şöför hem yanındaki
karımın bacaklarına baktı, hem de aynadan bana. Anlamaya
çalıştı meseleyi, ama çözemedi. Son durağa gelene kadar
yolda yolcular teker teker indi. En son biz inecekken, şöför bize, "Bu
kıyafetle gezilir mi? Evli barklı insanlarsınız!"
dedi. Ben de, "Abi hoşumuza gidiyor, modern insanlarız!"
dedim. Şöför de, "Ya sizde namus yok mu? Olur mu öyle şey?"
derken lafı bitmeden karım, "Yok abi
bizde namus!" dedi.
Adam kalakaldı bir an. Sonra, "Öyle desenize
madem!" deyip otomatik kapıyı kapattı, biz inemedik. Tekrar
motoru çalıştırıp minibüsü hareket ettirdi. "Abi
inecektik biz!" dedim. Şöför de, "Tamam, geri getireceğim
sizi buraya, merak etmeyin!" dedi. Karım da başıyla (Sorun yok!)
der gibi işaret etti bana. Nereye gittiğimiz bilmeden giderken, 60
yaşındaki şöför abi, adı Bayrammış,
karısının iki sene önce vefat ettiğini, yalnız
yaşadığını filan anlattı. "Size kötü
konuştum, ama kusura bakmayın, sizinkisi de iş tabii
haklısınız, herkesin ekmek parası..." filan dedi.
Yarım saat sonra ormanlık bir yerde minibüsü
kuytu bir yere çekti. İlçeden Kastamonu'ya gelene
kadar topladığı hasılatı alıp saymadan bana
uzattı, "Yeter mi?" dedi. "Anlayamadım?" dedim. "Yeter
mi bir posta için?" dedi. Karım hemen ordan, "Yeter abi, tamam!"
deyip parayı Bayram abiden alıp bana verdi. O an anladım ki şöför Bayram abi karımı orospu sanıp,
beni de pezevengi olarak görüp paramızı ödemişti. Ben
parayı alınca Bayram abi bana, "Sen in, etrafa bak, gelen giden
olursa haber et!" dedi. Karımı sikerken nöbet tutmamı
istemişti. Yüzüm kıpkırmızıydı. Karım ise
gülerek, "Ee hadi in, bekleme, daha işimiz var!" dedi bana.
Ben iner inmez arkamdan otomatik kapıyı
kapattı Bayram abi. Kendisi de koltuğundan kalkıp karımı
elinden tutarak arka dörtlü koltuğa geçtiler. Arka camların perdesini
kapattılar, bir şey görünmez oldu. Bir süre sonra da minibüs yaylanmaya
başladı olduğu yerde. Çok merak ettim, ama göremiyordum. Minibüsün
ön tarafına geçip kenarda duran büyük taşlardan birini yuvarlayarak getirip üstüne çıktım. Ön camdan arkası
görünüyordu. Bayram abi dörtlü koltukta sırt üstü yatmış, karım
yarağı amına alıp üzerine
oturmuş hopluyordu. Saçlarını dağıta dağıta
hoplarken ön camdan beni görünce bana göz kırptı, tişörtünü ve
sutyenini çıkarttı. Artık Bayram abinin sikinin üstünde
hoplarken memeleri de sağa sola uçuşuyordu. Bayram abi de karımın
memelerini tutup avuçluyordu karımı hoplatırken.
Karımı sikilirken görünce, hem de bunun için para
almış olduğum için o kadar heyecanlandım ki,
nöbet işini unutup ben de sikimi fermuardan çıkartıp sıvazlamaya
başladım. Karım yarağın üzerinde hoplayarak sikilirken
iyice terlemeye başladı, yaz sıcağında artık bana
bakıp göz kırpmıyordu, hatta gözleri kapalıydı.
Yavaş yavaş yüzü kızarmaya başladı. Vücudu gerildi.
Bunu daha önce amını yalarken de
görmüştüm, karım orgazm olacaktı. Sağ elinin
parmaklarını kendi ağzına götürüp ısırmaya
başladı karım, kıpkırmızı olmuştu yüzü,
sonra zıplaması hafifledi, bacakları titremeye
başladı. Bayram abi 60 yaşında olmasına karşın
karımı kucağında hoplata hoplata sikerek orgazm
etmişti.
Karımın gergin sırtı hafif
kamburlaştı, iyice rahatlamış ve Bayram abinin siki amındayken bana bakıp öpücük yaptı. Bayram abi karımın
yanağına hafifçe tokat attı, gülüştüler, ama ne
konuştukları duyulmuyordu. Bayram abi bu sefer karımı yukarı
doğru iteklemeye başlayınca Bayram abinin
henüz boşalmadığını anladım. Karım yine
başlamıştı hoplayarak sikilmeye, artık gözleri
açık olduğu için bana bakıyordu. Dudaklarını
ısırıyor, arada eliyle harika işareti yapıyordu bana.
Karımın çıplak memeleri Bayram abinin elinde avuçlanıyor,
bir yandan da amı sikiliyordu.
Daha önce de farklı şeyler
yaşatmıştı karım bana, ama bu sefer para
almış olmamız herhalde çok fena etkilemişti beni ve
dayanamayıp 31 çekerek boşaldım minibüsün kaportasına. O
esnada Bayram abinin poposu yattığı koltuktan kesildi. Öyle
güçlü kasıldı ki, 60 kiloluk
karımı da kaldırmıştı yukarı beliyle.
Hareket etmez oldu her ikisi de. Karım gözlerini kapattı. Adam
karımın amının içine
boşalmıştı.
Ben hemen taşın üzerinden inip geri kenara yuvarladım taşı, minibüsün yan
tarafına geçtim, izlediğim anlaşılmasın diye. Otomatik
kapı açıldı. Bayram abi, karıma, "Damlatma orospu,
batırma minibüsü!" dedi. Karım eli
bacak arasında amını sıkıca tutarak indi, çok
mutluydu. Bayram abi de pantolonu ve donu dizinde, siki açıkta olarak indi.
Adam 60 yaşındaydı ama siki sağa sola su
hortumu gibi sallanıyordu. Bizim köyde büyük baş hayvanların
siki öyle sallanır sağa sola. Eniştemin, kahveci Bekir'in,
yeğen Mehmet'in sikleri gibi değildi. İnik
hali bile kalın bir su hortumuna benziyordu. Yusyuvarlak, kafası
gövdesi aynı, epey kalındı Bayram abinin siki. Şaşırdım ama belli etmedim.
Karım ağaçların arasına çömeldi önce,
eliyle kapattığı amını
açınca amından Bayram abiden bembeyaz dölleri aktı. O kadar
çoktu ki, karımın bacakları
arasında yerde duran yapraklar görünmez oldu döllerden. Halen
amından döl damlamaya devam ediyordu. Karım biraz
ıkındı, eliyle amını
parmaklayarak bir miktar daha döl çıkardı amından, sonra da
ayağa kalkıp kenara çekildi. Bayram abi de gelip, karımın amından yere akan döllerin üzerine işemeye
başladı. "Her sikişten sonra mutlaka işemek lazım, hem de izleri silmiş oluruz!"
dedi.
Bayram abi benim
şaşkınlığımı görünce, "Ne oldu?"
dedi. "Bayram abi nasıl o kadar çok döl çıktı?" dedim.
"Dört aydır karı sikmiyorum!" dedi. "Peki, 31
çekiyorsundur?" dedim. "Yok, ben 31 çekmem,
sadece karı sikerim, başka da işim olmaz. Ama her zaman seninki
gibi sermaye düşmüyor. Genelev var, ama hepsi pasaklı, hiç gitmem
kerhaneye. Sen telefon numaranı ver, çok memnun kaldım, yine
ararım sonra!" dedi. Karım o esnada üstünü başını
düzeltmiş, dağınık saçlarını toparlıyordu.
Ben de telefon numaramı verdim Bayram abiye.
Adam prezervatif kullanmadan karımın içine
döllerini akıtmıştı. Karım da
ben de şaşkın ama mutluyduk, elele tutuşup minibüse bindik.
Bayram abi bizi tekrar Kastamonu'ya götürdü. Biz inerken de, "Arayacağım
mutlaka!" deyip karımın poposunu pandikledi. Karım da, "Sağol,
iyi olur!" dedi.
Minibüs yanımızdan uzaklaşınca,
karıma, "Nasıldı?" dedim. Karım, "Böyle
şey hayatımda yaşamadım aşkım, tam doldurdu, müthiş
bir gerginlik oldu içimde!" dedi. Bu sözlerle kıskandım
gerçekten Bayram abiyi. Karım yüz ifademi fark etti ki,
"Aşkım, sen bakma ona buna, sana aşığım ben,
senin yaptığını kimse yapamaz, herkes şeref der gurur
der namus der sakınır karısını yaşamaktan, sende
hiçbiri yok, senin sayende ikimiz de hayatımızı zevkle
yaşıyoruz, çok teşekkür ederim hayatıma girdiğin ve
minik kocam olduğun için!" diyerek beni yine mest etti...
Kastamonu'da AVM'ye girerek gezinmeye başladık. Karım,
"Kurt gibi acıktım!" dedi. En üst
katta hamburgerciler vardı. Hamburger menü denen
şey çok pahalıymış, ama Bayram abinin verdiği paralar
bize rahat rahat yetti. Ben de çok acıkmıştım.
İştahla yediğimi gören karım, "Nasıl, karının
parasını yemek güzel mi?" dedi. "Güzel
olmaz mı! Ben şimdi pezevenk mi oldum?" dedim gülerek. "Ee
zaten neydin ki?" dedi karım da.
Gülüştük.
AVM'de daha önce ilçede bize tarif
edilen iç çamaşır mağazasına gittik. Fiyatlar
beklediğimizden uygundu. İlçede olsa aynı şeyler çok
pahalı oluyordu, "Bizi kazıklıyorlarmış!"
dedik karımla. Dantel siyah ve kırmızı külot, iki çift
siyah ince çorap, bir çift file çorap, bele takılan bir jartiyer
takım aldık. Satıcı kadın çok memundu tabii bizden.
Sutyenleri gösterdi. Meğer ne çok çeşit varmış. Memeleri
sıkıştıran cins aldık, normalden çok büyük görünüyordu
o zaman. İnce tül sutyen vardı, ondan aldık, tülün içinden meme
uçları görünüyordu. Şeffaf askılı aldık,
askısız straplez denen sutyenden de
aldık. Karımın yüzünden mutluluk akıyordu.
Dükkandan çıkınca elimizde bol bol kutu ve poşetler
vardı. Şehirliler gibi olmuştuk. AVM'de
diğer vitrinlere bakmaya devam ettik. Bir mağazada hem erkek hem
kadın kıyafetleri vardı. Vitrindeki keten pantolonlar tam
istediğim, özendiğim şeylerdi. İçeri girerken bir
kadın satıcı çıktı, "Yemekten sonra az işim
var, biraz geç gelirim!" dedi. İçerdeki gençten bir delikanlı
da, "Tamam tamam ben burdayım!" dedi. Satıcı
delikanlı sonra da bize, "Hoşgeldiniz, nasıl yardımcı olayım?" dedi. Pantolonlara
bakacağımı söyledim. Beraber pantolon
seçtik. Deneme kabininde denedim, hepsi bol geldi. Daha küçük bedenlerini
denedim, ama bu iş zormuş gerçekten. İnanın pezevenk olmak
alışveriş yapmaktan çok daha kolay ve zevkliydi.
Ben kabinden tekrar çıkınca karım bayan
kısmında birşeylere bakıyor,
satıcı gençle konuşuyordu bir yandan. Ben de
yanlarına gittim. Mayolara bakıyorlarmış. Gencin
yakasındaki isimlikte Ahmet yazıyordu. "Ahmetciğim, biz
denize gitmeyiz ki, yüzme bile bilmiyoruz. Gerek yok
sağol!" dedim. Karım, "Aaa, belki artık gideriz
fırsat olunca!" dedi. "Paramız da yetmez!" dedim. "Sen kazanırsın!" dedi karım
gülerek. "Peki!" dedim, zaten halen paramız vardı. Nilgün
bazı mayolar seçti, "Bunları deneyeyim!" deyip kabine
girdi.
Kabinden mayoyla çıkmasını Ahmet de, ben de
beklemiyorduk. Ama karım dükkanda başka kimse olmadığı
için çok rahattı. "Nasıl?" dedi. Mayo yüzücü
mayosuymuş, karımın çıplak beyaz bedeni mayonun
kapatmadığı yerlerden harika görünüyordu. Ahmet baka kaldı
biraz, yüzü kızardı ve "Yani ben pek
anlamam, diğer bayan arkadaş anlar aslında, ama o da hemen gelmeyecek!"
dedi. Karım, "Mayo çok rahatsız ama, eziyet gibi!" dedi.
Bikini denen iç çamaşırına benzeyen
deniz kıyafetlerine baktı. Bir takım seçip, "Bunu deneyeyim!"
dedi.
Giyip geri gelince çok şaşırdık.
Bikinin üstü üçgen şekilli, sadece meme uçlarını ve
halkalarını kapatacak kadardı, karımın yusyuvarlak
beyaz memeler neredeyse açıkta kalmıştı. Bikini altı
önden çok aşağıdaydı. Göbeğinden bir karış
aşağıda amının hemen
üstündeydi, arkası ise normal külot gibiydi. Tenine
yapıştığı için bikini, amının
şekli açıkça belli oluyordu dışardan.
Ahmet gözleri ışıldayarak, "Bu çok
yakıştı işte! Harika görünüyor!" dedi. Karım da
sevindi Ahmet'in bu tepkisine. Karım, "İkiniz de beğendiniz
yani?" dedi bize bakış atarak. Bikini çok açık
sarıydı. Karım, "Başka rengi var mı? Başka
rengine bakalım !"diyerek kabine doğru yürümeye, bir yandan da bikini üstünün
askısını çıkartmaya başladı. Kabine girerken de, "Sen
getiriver Ahmetciğim!" dedi. Ahmet, "Hemen hanımefendi!"
deyip aynı bikinin açık kırmızısını buldu.
O sırada dükkana çocuklu bir kadın girince, Ahmet
hemen kadına gidip, "Abla sayım var, kapalıyız!"
deyip kadını dışarı çıkartıp
kapıyı da kapattı. Elinde bikiniyle karımın
olduğu kabine gitti. Ben de arkasından gittim. Kabinin
kapısı açık, karım çırıl çıplaktı.
Ahmet bana dönüp baktı şaşkın şaşkın.
Başımla (Devam et!) diye işaret yapınca kabine girdi Ahmet.
Kabin küçüktü, ama sarıldılar birbirlerine. Ahmet karımın
boynunu öpüyor, aynı zamanda götünü avuçluyordu...
Karım, Ahmet'e beni gösterip, "O da seyredecek!"
dedi. Ahmet hiç umursamadan, "Fark etmez benim için!" deyip
karımın çıplak bedeninin heryerini okşamaya devam etti. Zor
hareket ettikleri için kabinden çıkıp dükkanın arka
tezgahlarına doğru geçtiler. Kotların
katlı durduğu masa tezgahın üzerine oturttu karımı
Ahmet. Karım zaten çırıl çıplaktı, Ahmet de hemen pantolonunu
ve Boxerini çıkardı. Karımın bacaklarını iki yana
ayırıp sikini karımın amına
hızlıca soktu. Karımın amı
çoktan ıslaktı heyecandan. Ahmetin sikine de bakınca, inceydi
benim ki gibi, ama uzundu, epey uzundu hatta.
Artık ben de çeşit çeşit yarak
görmüştüm. Dahası her yaştan erkek her çeşit sikiyle
karımı sikiyordu.
Ahmet'in ilk köklemesiyle, karım, "Aaahhh,
nerelere ulaştın sen ya!" dedi. Yüzyüze sikişiyorlardı, Ahmet bu
sözle çok daha hızlı ve köküne kadar sokup çıkararak sikmeye başlayınca,
karım eliyle Ahmet'i bacağından iterek, "Dur, o hepsini sokma,
acıtıyorsun. Yeniden bakire kız gibi oldum resmen.
İlk kez o kadar içeri sen değiyorsun!"
dedi gülerek. Ahmet gururlandı bu sözle ve bana dönüp pispis güldü.
Karım Ahmet'i itip sikini amından
çıkarttıktan sonra, Ahmet'i tezgaha sırt üstü yatırdı.
Sırtını Ahmet'e, yüzünü bana dönüp eliyle Ahmet'in sikini
kılavuzlayıp amına sokup üzerine
oturdu. Hayatımda bundan güzel manzara görmemiştim.
Ahmet'in siki taşaklarına kadar karımın amına
gömülmüş ve karımın yüzü bana dönüktü. Karımın yüzünde
şehvet vardı. Hemen karımın dudaklarına
yapıştım. Karım sikilirken öpüşmek ne harika bir
duyguymuş. Karım hafif zıpladıkça Ahmet'in
yarağının üzerinde, nefesi ağzıma doluyordu...
O pozisyonda öpüşmek pek pratik değildi,
bıraktık öpüşmeyi. Karım hem sikilip, hem de bana, "Senin
izlemen, senin gözünün önünde sikilmek çok güzel aşkım. Miniği
çıkarsana pantolondan!" deyince, Ahmet yattığı yerden,
"Offf!" dedi. Karımın sözleri Ahmet'i de tahrik
etmişti. Sikimi çıkartıp, "Ağzına alsana
aşkım!" deyip masanın üzerine çıkacağımda,
karım beni geri itip, "Onu erkeklerle yapıyorum biliyorsun!"
deyip Ahmet'in siki üzerinde oturarak ileri geri yapmaya başladı. Ben
de ikisini izleyerek sikimi sıvazlamaya başladım. Karım, "Aferin
sana gavat kocam!" derken bana komut verip aşağılamaktan
çok haz alıyordu. İşin aslı ben de
çok zevklenmiştim, sadece hemen boşalmaktan korkuyordum, sikimin ucu
kıpkırmıızydı.
Karım şehvet içindeydi, ama arada Ahmet'in uzun
siki yüzünden acı belirtisi oluyordu yüzünde,
zevkleniyor, ama orgazm olacak gibi değildi. Vücudunda o orgazmdan önce
oluşan gerginlik yoktu. Karım bana bakıp yardım ister gibi
bacaklarını iyice iki yana ayırdı Ahmet'in yarağı
amının içindeyken. O an ne istediğini anladım,
kalbim çok fena attı, amını
yalamamı istiyordu ve orgazm olmaya ihtiyacı vardı
karımın. İçinde yarak varken bunu yapmayı aslında
istiyordum, ama başka birinin sikine yaklaşmak aklımda olan bir
şey değildi. Erkekliğim tam yeterli olmasa da hiç pasiflik gibi
şeylere ilgim yoktu. Gerçi Ahmet'i bir daha nerde göreceğim diye de
düşündüm.
Ben tereddüt edince, karım, "Hadi,
yakışır sana!" dedi. O heyecanla başımı
karımın bacakları arasına sokup amının
üstünü yalamaya başladım, zaten biliyordum karımı nasıl
orgazm edeceğimi. Ahmet'in yarağı da karımın amının içinde ve burnumun dibindeydi. Siki gömülü
olduğu için karımın amına, sadece
taşakları dışardaydı. Karımın amının üstü harikaydı, bızırı dilime
çok belirgin gelir olmuştu. Karım saçlarımdan tutup sağa
sola yapmaya başlayınca, ben de kendi sikime 31 çekmeye
başladım. Karım hareketsiz durarak zıplamayı
kestiği için Ahmet'in de sesi çıkmıyor, yattığı
için de beni görmüyordu...
Karım başımı amının
sütünde saçlarımı çekerek gezdirirken vücudu gerilmeye
başladı, anlamıştım kısa sürede orgazm olacaktı.
"Aşkım harikasın!" diyordu bana, arada Ahmet'e de, "Erkeğim sen de çok güzel sikiyorsun!"
diyordu. Elleriyle başımı bu sefer yukarı
aşağı hareket ettirmeye başlayınca karımın bızırını
dilimde daha iyi hissettim. Ama yukarı aşağı yapınca
dilim arada Ahmet'in sikine de değer olmuştu. Karım çok az Ahmet'in
üzerinde geri çekilince Ahmet'in siki biraz daha açıkta kaldı. Karım,
"Hadi aşkım ikimizi de getir!" deyip başımı kaçıramayacağım
şekilde sıkıca tutup, dilimi hem kendi amının
üstüne, hem de Ahmet'in yarağına sürtmeye başladı...
Bu çok farklı bir histi, hem karımın amı harikaydı, hem am suyunun
tadını Ahmet'in gergin siki üzerinden alıyordum. Ahmet de inlemeye başlamıştı ben bunları
yaparken. Karım, "Hadi kocişim, hadi miniğim, daha güçlü
bastır dilinle!" diyor ve kafamı iyice bastırıyordu,
hem amına hem Ahmet'in sikine. Karımın
bacakları iyice kasıldı, "Aayyyyy!" diye ince bir
çığlık atıp titremeye, sarsılmaya başladı.
Ahmet de, "Geliyorum!" diye kısık bir ses çıkartarak,
siki kasılıp gevşemeye başladı. Burnumun dibinde
karımın amını döllüyordu. Ben de
dayanamayıp elimde tuttuğum sikimle yere boşaldım.
Bir süre sakinleşmeyi bekledik üçümüz de. Sonra karım
doğruldu, yarağın üzerinden kalktı ve masadan indi. Ahmet'in
dölleri de amından yere aktı. Tezgahtaki
kotlarla amını sildi, sonra özenerek Ahmet'in
sikini sildi aynı kotla. Ahmet gülerek, "Bu kotları satarken
sizleri hatırlayacağım!" dedi. Üzerimizi giyinip
toparlanınca, Ahmet, "Bu iki bikiniyi de alın, hediyem olsun, stoktan silerim,
zaten iki yıldır satılmıyor, bunları giyecek cesaret
yok kimsede!" dedi. Karım teşekkür ederek Ahmet'in
dudağına ateşli bir öpücük kondurdu. Çıktık dükkandan...
Son
kalan parayla da taksiye binelim dedik, minibüse binemeyecek kadar yorgunduk.
Elimde bol bol alışveriş kutularıyla ve poşetleriyle taksinin
kapısını açıp önce karımı bindirdim.
Taksici de bagajı açıp, bana, "Kutuları poşetleri koy
bagaja!" dedi, sonra da arabaya bindi. Benim binmemi beklemeden gidecekti ki, "Dur, ben de geliyorum!" dedim.
Taksici, "Aaa pardon, ben seni kapıcı sandım!" dedi. Karım
kahkahalarla güldü bu duruma. Para bitip kendime kıyafet
alamadığım için köylü görüntümden ötürü taksici beni karıma
yakıştıramamıştı...
Eve varıp birlikte güzel bir duş aldıktan sonra kendi yatak
odamızda karımla sarılarak, mutlu, özgür ve rahatlamış
olarak uyuduk :)
(Mustafa)
Bu hikayenin şimdiye kadar yayınlanan bölümleri: Karımda Ne Orospuluklar Varmış!
18+ YASAL UYARI:
Fantastik Seks Hikayeleri sitesi 18 yaşından büyükler için Seks Hikayeleri içermektedir.
18 yaşından küçük iseniz veya bulunduğunuz ülkede Fantastik Seks Hikayesi okumak
kanunen yasak ise, bu siteyi derhal terkediniz!
ÇEREZ (COOKIE) POLİTİKASI:
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır.
Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz. Daha fazla bilgi.
Powered by w3.css
Copyright ©
All rights Reserved. The Netherlands. Contact E-Mail: