Çok Hızlı! (12) (Orhan 36 Y., Bursa)
Akşam eve
gidip, herkese kısa mesajlarla kızımı mazeret ederek müsait
olmadığımı yazdım. Karımın yazlıkta
olduğunu bilen Güzin'e ise mesaj yazmama gerek yoktu, kocası
vardiyadan dönmüş, evdeydi. Behiye ablaya mesaj attım.
"Birayı açtım, ısınıyor!" diye. Birkaç
dakika sonra geldi. İçeriye alıp, "Mehmet amcanın haberi
var mı geldiğinden?" dedim. "Yok! Yatsıyı
kılıp yatar dürzü. Hacer ablaya indiğimi söyledim!" dedi.
Bardağı kaldırıp teşekkür ettim.
Behiye,
"Anlat bakalım şu orospuları, bir tek Güzin orospusu ile
kaldığını sanmam sendeki kazulet karı varken!"
dedi. Anlatmaya başladım ilk andan itibaren. Anlattıkça da
detaya giriyordum. Bir ara baktığımda Behiye abla eteğini
sıyırmış parmakları amında, gözleri kapalı,
hem dinliyor hem amcığını parmaklıyordu. Ben de
yarağımı çıkarıp sıvazlayarak anlatmaya devam
ettim. Özellikle Fatma ile orospu sikişini anlatırken artık
Behiye abla kendini kaybetmiş, boşalan bira şişesini
amına sokup çıkarır olmuştu. Bira şişesinin
yanlarından amının suları akıyordu bacaklarına.
"Yuh amk!" dedim yüksek sesle. Gözlerini aralayıp
aıvazladığım yarağıma baktı, boşalmaya
yakın olduğumu anlamıştı, "Gel boşa
akıtma!" dedi, yarağımı ağzına aldı.
Boşalıyor muydum, sağılıyor muydum anlamadım.
Kadın gerçekten profesyoneldi. Tek damla kaçırmadan tüm döllerimi
yuttu.
Bir bira daha
istedi. "Mehmet amcaya bira kokacaksın!" dedim. "Sadece
yataklar değil, 10 yıldır odalar bile ayrı, dürzünün
horultusunu mu çekeceğim!" dedi. Biraları açtım. "Bak
beni alıştırırsan her akşam gelir biranı içer,
döllerini yutarım :)" dedi. "Yaz sonuna kadar müsaitim, sorun
değil!" dedim. Behiye abla, "Bir ara şu Güzin orospusunu
çağır da benim önümde sik, bakalım nasıl orospu rolü
yapıyor! Ona de ki, 1.000 Dolar var işin ucunda, ona göre rolüne
alıştırma yapsın :) Siktiğin bütün karıları
anlatcaksın bana, ben de böyle şişeleri amıma sokup zevkten
kuduracağım!" dedi. "Tamam!" dedim. Ona sadece
Çiğdem'i anlatmamıştım, o bende saklı kaldı...
Günlerden
Cumartesi'ydi. Karımı akşamüzeri arayıp, "Yarın
mesai var, o yüzden gelemeyeceğim!" demiştim. Pazar günü
öğlen ancak uyandım. Çiğdem'e yazdım, "Sesini bile
özledim!" diye, ama cevap yoktu. Daha sonra Merve'den bir mesaj geldi.
"Doktor nöbette, eve gidelim mi?" diye yazmış. Oraya gidersem
Çiğdem aklımdan çıkmayacaktı. "Karım evde
değil, gitmeye gerek yok, bana gel!" dedim.
20 dakika sonra
başörtülü mantolu olarak kapımdaydı. Ama içinde hiçbir şey
yoktu, sırıtarak çıkardı mantosunu. Bu kez onu önümde diz
çöktürüp, yarağımı direkt ağzına verdim. Yarağımı
iştahla emip somururken zil çaldı. Merveyi odaya gönderip, gittim
delikten baktım, Behiye abla kapıdaydı. Kapıyı usulca
açtım. 'Sus!' işareti yapıp içeri aldım ve
kulağına koridordan izlemesini fısıldadım. Kapıyı
kapatıp Merve'nin yanına gittim. Merve, "Kim?" dedi.
"Bilmiyorum, aşağıdan çocuklar basıp kaçtı
galiba!" dedim. Merve'yi oda kapısını göremeyecek yöne
çevirip, onun o çok sevdiği 2 parmak hareketini yaptım. Arada
kafamı çevirip Behiye'ye bakıyordum. Parmaklarım Merve'nin amında
sertçe gidip gelirken fışkırttığı sular
bileklerimden süzülüyor, "Delirtiyorsun beni aşkım, çok
seviyorum bunu, ohhh erkeğim!" diye bağırıyordu.
Behiye'ye baktım, elini külodunun içine sokmuş amını
parmaklıyordu...
Parmaklarımı
Merve'nin amından çekip, yarağımı göt deliğine gömdüm.
Birkaç pompalama sonrası nerdeyse beraber boşaldık. Bir sigara
yakıp Merve'ye verdim. Merve, "Öldürdün yine beni, nasıl her
seferinde bu kadar doyuruyorsun anlamıyorum!" dedi. Merve
sigarasını içerken ben kalkıp koridora, odalara baktım.
Behiye çıkmıştı. Kapıya baktım,
kapamamış, hafif aralık bırakmıştı. Ses
çıkmasın diye düşündüm. Kapıyı kapatıp, tam
Merve'nin yanına dönecekken merdivenlerde bir takım sesler duydum.
Delikten baktığımda merdiven boşluğunda 112 ekipleri
vardı, başlarında da Dr. Ahmet, alelacele Behiye ablalara
girdiler. Konuşmalardan anladığım kadarıyla Mehmet
amca kalp krizi geçiriyormuş.
Giyinip, Merve'ye
sus işareti yapıp, Behiye ablalara gittim, kapıları
açıktı. İçeri girip baktım, şok verdiler, sonra da
sedyeye koydular. Adamda özel sağlık sigortası varmış.
Behiye abla, özel hastanenin ismini söyleyip kardiyoloğuna telefon
edeceğini söyledi. Kardiyoloğu arayıp, "Mehmet Amca'nı
getiriyor 112, pek iyi değil!" dedi. Dr. Ahmet'e uzattı
telefonu, "Anlat!" dedi. Bu kadının emir kipiyle
konuşmasına herkes alışmıştı. Behiye ablaya,
"Geçmiş olsun! Ben hemen geliyorum!" deyip tekrar kendi evime
geçtim. Merve'ye usulca, "Kocan dışarıda!" dedim.
İkimiz birden gülüşürken, Merve parmaklarıyla boynuz
işareti yapıyordu.
Tekrar
karşıya geçtim. Behiye abla, "Orhanım, ben şimdi araba
kullanamam, beni hastaneye götürür müsün?" dedi. Üzerimdeki kıyafetle
gidemezdim, "Abla üzerimi değişeyim hemen!" dedim. Bu arada
Dr. Ahmet pis pis bana bakıp, "Merhaba komşu!" dedi.
"Merhaba doktor bey!" dedim. O ara hemşire Mehmet amcaya damar
yolu açıp serum bağlıyordu. Dr Ahmet'i koridora çekip,
"Nasıl?" dedim. Kafa salladı, pek iyi değil diye.
"Sen nasılsın doktor bey, denk gelemiyoruz?" dedim.
"Nöbet, iş güç, ev bark!" dedi. İçimden, (Ulan senin
evdekiyle ben ilgileniyorum, ne evi barkı pezevenk! Karın şu
anda benim evde, çırılçıplak!) dedim :)
Neyse daireme
geçip, Merve'ye, "Behiye ablayı hastaneye götüreceğim. Sen biz
gidince çıkarsın!" dedim. "Tamam aşkım!"
dedi. O anda dayanamadım, parmaklarımı amcığına
soktum. "Dur bağırtacaksın beni, doktor duyacak!"
dedi. Ben de, "Sonra devam ederiz!" dedim. Saat 16:30'du.
Ambulansın arkasından Behiye abla ile hastaneye gittik. Mehmet
Amcayı direk yoğun bakıma aldılar. Kardiyolog
çıkıp, "Behiye hanım, sizin beklemenizi gerektirecek bir
durum yok, ben sizi arar bilgi veririm, şu an için yapılacak bir
şey yok!" dedi. "Peki!" deyip çıktık hastaneden.
Behiye ablaya, "Ne
yapalım?" dedim. "Yürü, bunu kutlayalım, Gemlik'e sür,
balık yiyelim!" dedi. Kadın çok mu gaddardı anlamadım.
Birkaç meze söyledik. "Rakı içelim mi?" dedim. "Ya
birşey olursa adama kokmaz mıyım hastanede?" dedi.
"Alırız naneli sakız, karanfil falan!" dedim. "Eh
hadi!" dedi. Anlattırdım biraz rakı eşliğinde.
Mehmet Amca ilk evlendikleri yıllarda acayip bir karaktermiş, eve
gelmez, sabahlara kadar içki ve kumar masalarından kalkmazmış.
Sonra kaza yapmış alkollüyken, "Aylarca altını
bağladım herifin!" diye anlattı. Sonra emekli olup
herşeyi bırakmış, abdeste namaza başlamış.
"Herşeyi dibine kadar yaşar pezevenk, bu kez de, o günah bu
günah diye herşeyime karışır oldu. Yani normal karı
koca hayatı yaşamadık hiç, son 10 yıldır bu
hastalıkları çıkınca herşeyin yönetimini bana
bıraktı. Ondan sonra rahatladım. Şimdi çocuk gibi sürekli
ben onu azarlıyorum, gıkını çıkaramıyor. 10
yıl önce herşeyini, gayrımenkullerini, banka hesaplarını,
hepsini benim üstüme yaptı!" diye anlattı.
Bu arada ikinci defa
doktor arayıp bilgi verdi. "Değişen bir durum yok!"
dedi. Balıklarımızı yiyip rakı içerken karım
aradı. Mehmet amcanın durumunu anlattım ve "İyi ki
mesai varmış da gelmemişim, Behiye ablayla hastanedeyiz.
Acıktık, şimdi kafeteryada bişeyler yiyoruz!" dedim.
Tabak çatal sesleri telefondan gidiyordu emindim. Karım Behiye ablayı
telefona istedi, verdim, "Geçmiş olsun!" dedi. Behiye abla da, "Sağolsun
Orhan olmasaydı ben kadın başıma
koşturamazdım!" derken kıs kıs gülüyordu...
Kalkacakken, hesabı
ödemem için masa altından bir tomar para verdi. "Ya öderim ben!"
dedim. "Al!" diye ısrar etti. Hesabı ödeyip kalktık. Arabaya
binince, "Memnun musun yeni arabandan?"
dedi. "Çok memnunum, sağol!" dedim. Eve doğru giderken, "Şimdi
doktor saat başı arayacak, ben uyuyamayacağım, şurdan
birkaç bira al!" dedi. Yolda durup bira aldım. Eve gittiğimizde,
bana, "Bize geçelim. Merak edip sormaya gelen falan olursa. Sen
ışıklarını yak, üstünü değiş gel!"
dedi. Kadın bütün incelikleri düşünüyordu...
Bir şort, bir
tişört giydim. O ara Merve yazmış, "Geldin mi?" diye.
"Geldim, ama hastanede pestilim çıktı!" yazdım,
"Yoğun bakımda!" diye ekledim. "Aşağıda
araban yok, ama evde ışık yanıyor?" dedi. Arabayı
değiştirdim demedim, sorusunu geçiştirip Behiye ablanın
evine geçtim. Soyunmuştu, "Ben duş alacağım, gel
beraber alalım!" diyerek banyoya götürdü. "Merve oropusunu
siktin, duş almadın!" diyerek beni kendi elleriyle soydu. Tüm
vücudumu sabunladı. Yarağımı sabunla sıvazladı.
"Kaç karı sikiyor şimdi bu aslan parçası? Beni sayma, daha
sadece ağzımı siktin!" dedi gülerek. Sonra da, "Şu
karıya yaptığın hareket neydi, evden gümbürtü gelince
koştum eve geçtim, tamamını göremedim!" dedi.
"Gel o
zaman!" dedim belinden tutup çamaşır makinasının
üstüne oturtup kenarına çektim kalçalarını. Behiye abla, "Bak
çok bağırtma beni, kocası ölüm döşeğinde karı
sikişiyor demesinler!" dedi. "Kim duyacak, Hacer teyze mi?"
dedim gülerek :) Apartmanda tek o vardı. Parmaklarım
çalışmaya başladığında omuzlarımı
yumrukluyor, elini ısırıyor, kalçalarını
kaldırıp indiriyordu. "Lan puşt, ne lan bu, kaç kez
boşaldım biliyor musun!" dedi. Duşu alıp
çıktık. "Oha lan, bacaklarım tutmuyor! Bu çok güzel
birşeymiş!" dedi.
Biraları
açtı, yanyana oturduk. "Bak, Muhittin benim için önemli, ama sen de
muhteşemsin, o yüzden kabul edersen, ne zaman istersen gel sik beni, karına
da bana yardım edeceğini söylerim, Mehmet pezevengi bunu atlatsa da
çok yaşamaz zaten!" dedi. Düşündüm düşündüm, "Tamam!"
dedim. "Kaç para maaş alıyorsun?" dedi. Söyledim. "Ben
sana o paranın iki katını veririm, çalışma, benim
kiraları topla, beyannameleri vs. ver, sana bir büro
tutalım!" dedi. "Bunu karımla konuşmam lazım,
iyice düşünmem lazım!" dedim. Behiye abla, "Haa, garanti
istersen de, her yılbaşında senin üstüne bir daire
yaparım!" dedi. Kendi kendime, Ulan ne oluyor dedim, resmen Jigolo
olacaktım. "Haa, beni ihmal etmediğin sürece kimi nasıl
siktiğin umurumda da olmaz. Ben de arada Muhittin'le sikişirim zaten!"
dedi. Ben de, "Yarın akşam gider karımla konuşurum!"
dedim. "Tamam koçum!" dedi.
"Şimdi
sırada ne var?" derken telefon çaldı. Doktor, "Mehmet amca
sizlere ömür! Başınız sağolsun! Sabah gelip alabilirsiniz,
şimdi morga indirdik!" dedi. Behiye abla, "Tamam doktor!"
dedi. Sonra ayağa kalkıp göbek atmaya başladı.
"Nihayet!" diyordu kadın, ne çekmişti anlamadım ki. "Şimdi
beni bağırta bağırta sik bakalım koçum!" dedi.
İki tur siktim amından, bir tur da götünden. Sonra telefonu eline
alıp birkaç telefon etti, ama hepsi kendi akrabalarıydı. En son Mehmet
Amca'nın kızkardeşini aradı. Çok üzgün bir sesle,
"Abla, Mehmet..." dedi ağlayarak. Rol yapma kabiliyetine hayran
kaldım. Gece saat 02:30'da daireme geçtim. Karımı aradım.
Sabah kayınpeder getirecekti...
[Orhan]
« Çok Hızlı Tüm Bölümleri
|