Çok Hızlı! (6) (Orhan 36 Y., Bursa)
Gece 23:00
civarı bir mesaj geldi Sevgi'den, "Biz Fatma abladayız!" diye.
Bir de foto ekliydi. Hikmet'in yarağı Fatma'nın amında,
Sevgi de Fatma'nın götüne vibratörü sokarken çekilmişti. Cevap
olarak, "Vay alçaklar :)" deyip gülücük gönderdikten sonra balkona
çıkıp sigara yaktım...
Her blokta 8 daire
olan, 4'er katlı, 10 bloklu bir sitede, 4. katta oturuyordum. 10 blok da
sitenin ortasına otoparka aynı zamanda dış taraflara bakan
bir haldeydi. Balkonlar pimapenle kapanmış, bir oturma grubu
sığacak büyüklükte bana göre evin en rahat bölümlerinden biriydi.
Sigaramdan bir nefes çekip karşıya doğru üfledim. O an mesaja
cevap var mı diye telelefonumu kontrol edip kafamı
kaldırdığımda, karşı çapraz blokta, aynı
katta biri sigarasından nefes aldı ki bir ışık geldi
geçti. Kim oturuyordu diye hesaplarken, Dr. Ahmet aklıma geldi. Ama adam
apartman toplantılarından anımsadığım
kadarıyla 1.20 kilo, 1.60 boyunda, 50'li yaşlarda, sigaradan nefret
eden, gıcık, çirkin bir tipti.
Karısını
bir kez görmüştüm, 1.60 boyunda, ince saçları kısacık erkek
saçı gibi kesilmiş, kocasından yaşça çok küçük olduğu
belli olan minyon bir kadındı. İki tane 10 yaş altı
oğulları vardı. Sigara kokusuna bile tahammül edemeyen
adamın evinde sigara içenlerin 10 yaş altı çocuklar
olamayacağına göre, misafir gelmiştir deyip sigaramdan nefesi
çektim. Aynı anda karşıdan da sigara
ışığı yandı! Sigaram bitince, 5 dakika sonra yeni
bir sigara yakıp, balkon lambasını açtım, bir dakika kadar
o yöne bakıp tekrar balkon lambasını kapadım. Ama sigara
dudaklarımda, o kor kırmızı gecenin köründe nefesi
çektiğimde, karşı çaprazın lambası yandı.
Balkondaki Dr. Ahmet'in karısı Merve idi. Sigarasından iki nefes
çekip lambayı kapadı. Şimdi karanlıkta sigara ile mors
alfabesi yazılıyordu...
O gece saat
02:00'ye kadar yarım paket sigara ve iki kadeh rakı içtim. Hatta iki
kez lambayı yakıp kadeh bile kaldırıp gülücük yolladım
Merve'ye. O da bir şişe bira içti, lambayı iki kez daha
yakıp gülümseyerek bardağını çaktırmadan
kaldırarak. Ne oluyor lan diyordum kendi kendime. Esnaf ağzıyla
söyleyeyim, Sevgi ayağını sürümüştü sanırım :)
Sabah her zamanki
saatimde kalktım. Balkondan baktım, ama onların balkon
boştu. Merve'ye nasıl ulaşacağımı düşünerek
arabamla siteden çıktım. Daha 100 metre gitmeden sağda
kaldırımda gülümseyerek bekler halde onu gördüm. Önünde durdum,
kapıyı uzanıp açtım. Arabaya binince, gazlayıp ara
sokağın birine girdim. "Günaydın! Heyecanlı ve çok
eğlenceli bir gece geçirdim sayende!" dedim. "Günaydın,
sorma ben de, çok zor uyudum, iyi ki bira içtim, yoksa sabah olmazdı!"
dedi. Gülümsedim ve, "Sana nasıl ulaşırım diye
düşünüyordum ben de! Daha önce denk gelmemiştin, daha geç gidiyorsun
işe diye biliyordum!" dedim. Kendi şirketi vardı.
O da, "Sabah
senin bu saatte çıktığını görmüştüm, onun için bu
sabah erken çıktım ben de! Doktor bir akrabasının
cenazesine memleketine gitti. Çocuklar okula gitti, ben de tek başıma
kahvaltı etmek istemedim!" dedi. "O zaman kahvaltıya
gidiyoruz!" dedim. "Nereye?" dedi. Dobruca taraflarında
güzel kahvaltı mekanları vardı. Genel müdürlük'teki mali
işler müdürünü arayıp, öğlene dek izin rica ettim. Çünkü
fabrikada amirim yoktu. Rahattım. Bu arada Merve, çantasından
çıkardığı sigarayı yakmaya çalışıyordu.
Evlendiğimizde, 3 yıl önce almıştık evi, 3
yıldır kadından bir hareket gelmemişti. Gerçi
kadını kocasıyla ilk gördüğüm günden beri, bu
kadının bu adamla ne işi olur ki diye aklımdan
geçmişti.
Ağaçlar
altında şırıl şırıl bir dere akan
kahvaltı mekanında oturduk. Kahvaltı gelmeden birer bardak küçük
çay istedim garsondan. Birer de sigara yaktık. "Sen şimdi nerden
çıktı bu diyorsun, değil mi?" dedi aklımı
okurcasına. "Açıkcası öyle!" dedim.
"Çapkınlık yaptığında dikkatli
olmalısın Orhan bey!" dedi gülümseyerek. "Nasıl
ya?" dedim. Merve'nin işyerini bilmiyordum. Güzellik Salonu
olduğunu, elemanlarının sabah işyerini
açtığını, kendisinin 10:00 gibi işe gittiğini
kısaca anlattı ve "İşyerim nerede biliyor musun?"
dedi. Gözlerimi kocaman açıp, bilmiyorum anlamında kafamı salladım.
Meğer Sevgi'yi aldığım, servisten
indiği, sonra da şehir dışına çıktığımız (10 günde 2 kez) köşedeki
binaymış. "Kadını aldığında balkonda
sigara içiyordum, arabanı bildiğim için gayri ihtiyari baktım,
sonra da o kadının arabaya binişini gördüm! Sahi kim o
kadın?" dedi. Teyzemin kızı diyecektim bir an, ama vaz
geçip, "Bir arkadaş!" dedim. "Benim işyerim hemen
dükkan üstü, kadını belki 5 metreden gördüm, heyecandan eli
ayağı tutmuyordu kadının!" dedi gülümseyerek, sonra
da, "Aramızda kalacak, o nedenle rahat ol. Ben seni evine
bağlı bir adam olarak görüyordum. Ama o gün öyle görünce, hem merak
ettim, hem de seni daha iyi tanımak istedim!" dedi.
Kahvaltı
servis edilirken bir an susup gözlerimiz kenetlenmiş
bakışıyorduk. Yeni bir işe
başladığımı, kadının da mesai
arkadaşım olduğunu, orada tanıştığımızı
söyledim. O an ağzından çıkan laf, "İşyerinde de
yapıyor musunuz?" oldu. Hemen sonra da, "Direkt sordum ya,
ayıp!" dedi kendi kendine gülerek, sonra da, "İşyeri
aşklarını hep merak etmişimdir!" dedi.
"Zor!" dedim. "Neden?" dedi. "Canın her
çektiğinde tehlikeyi göze alıyorsun, ama bir o kadar da
heyecanlı, yakalanma korkusu felaket adrenalin veriyor!" dedim.
"İşyeri dışında nereye gidiyorsunuz, otele falan
mı?" dedi. "Yok, otel zor, şehrin
çıkışında, bekarlık günlerimde keşfettiğim bir
arazi var!" dedim. "Nasıl bir arazi ki?" dedi. Ben de
konuyu değiştirip, "Ya sen, var mı kimse?" diye
sordum.
"5 yıl
önce vardı. 3 yıl sürdü, ama 2 yıl önce bitti. O günden bu yana
sadece işime odaklandım!" dedi. "Kimdi?" dedim.
"Doktorun mesai arkadaşlarından biriydi. Tayini çıktı
taşındı. Taşındıktan sonra birkaç kez geldi, bir
kez ben gittim, ama uzak mesafe yürümedi!" dedi. "2 yıldır
görüşmüyor musunuz?" dedim. "Hayır, telefonda bile
görüşmüyoruz, numarasını bile sildim!" dedi. Adam birkaç
kez whatsaptan yazmış, ama bu olmayacağı için cevap
yazmamış. Bu arada 29 yaşında olduğunu öğrendim.
"Doktorla nasıl evlendin?" diye sordum. Olay tam tahminim
gibiydi, doktor zengin, kız fakir, 2 yıllık okurken doktor bunun
aile hekimiymiş, ordan göz koymuş, ailesinden istetmiş, aile de
zengin diye vermiş, aralarındaki 20 yaş farka rağmen.
"Ama sanma ki o dışarıdaki nemrut adam evde de öyle... süt
dökmüş kedi gibidir evde!" dedi.
Bu arada saat
10:00 olmuş, kahvaltı bitmiş, kahvelerimizi bile içmiştik. Merve,
"Eee, ne yapıyoruz? Sen izinlisin, ama benim işe gitmem
lazım!" dedi. Arabayı direk benim ağacın oraya sürdüm
ve "Nasıl bir arazi demiştin ya, işte burası!"
dedim. "Hımm... Beni buraya
birlikte olmak için getirmedin umarım, ilk seferimizin böyle bir yerde
olmasına müsaade etmem!" dedi. Gülümsedim, elini tutup öptüm,
"Nasıl isterseniz leydim!" dedim. "Teşekkür ederim
beyefendi!" dedi gülüştük. Onu işyerine doğru götürürken,
işten kaçta çıktığımı sordu.
"16:00'da." dedim. O da, "Beni işyerimin ordan alır
mısın?" dedi. Numaralarımızı verdik
birbirimize...
İşyerine
vardığımda Sevgi merakla odama geldi. Ona, "Kız
diş çıkarıyor, ateşli biraz da, doktora götürdük!"
dedim. Fatma'dan mesaj vardı, "Aşkım akşam için
kızmadın umarım, Hikmetle Sevgi çat kapı geldi. Otururken
sevişmeye başladılar, ben de dayanamadım, ama sensiz de hiç
güzel olmadı!" yazıyordu. Sevgi'nin akşam gönderdiği
fotoya tekrar baktım, Hikmet amcığında, vibratör sevginin
elinde göt deliğine sokulmuşken zevkten gözü dönmüş görünüyordu.
"Neden kızayım, tadını çıkartalım,
kıskanmak yok!" yazdım. Cevap gülücük oldu. Sonra Sevgi, "Akşam
üzeri bana gelir misin?" yazdı. "Gelemem, eve gitmeliyim!"
dedim. Sevgi, Fatma, şimdi de Merve. Kendi kendime, (Ulan hatları
karıştırcaksın iyice!) dedim.
Saat 16:15'de
Merveyi aldım işyerinin önünden, gayet rahattı. Bir kilometre
kadar aralardan gittikten sonra çok daireli bir binanın önünde durduk.
Binaya birlikte girdik. İkinci katta bir dairenin kapısını
anahtarla açıp, beni içeri buyur etti. "Kimin burası?"
dedim içeri girince. Anlatmaya başladı. 5 yıl önce işyerini
açtığında, beraber okuduğu (estetisyen) bir
arkadaşını işe almış, kadın başka
şehirden olduğu için burayı tutmuşlar, sonra ilişkisi
başlayınca arkadaşıyla paylaşmış, o da bir
odasını Merve'ye vermiş.
İçeriye
girince, kapının üst kısmından aldığı
anahtarla odasını açtı. Tam takım bir yatak
odasıydı, ama köşede bir masa ve iki koltuk ta vardı. Bir
otel tipi mini buzdolabı da vardı. "İki yıldır
kullanmıyorum, o nedenle dolap falan boştur. Ama içerden
bişeyler bakayım, ne içersin?" dedi. "Ne varsa!" diye
cevap verdim. İki dakika sonra buzlu viski ile dolu iki bardakla
yanımdaydı. "Bize!" dedim kadehleri tokuştururken. "Umarım!"
dedi. Kadehi elinden alıp dudaklarını dudaklarımın
arasında aldım, ihtirastan daha çok duygusulallıkla
öpüşmeye başladık. Birkaç dakika sonra iyice gevşemiş,
kollarımda kendini salmıştı.
Bisiklet yaka
ipekimsi bluzunu çıkardım. Muhteşem pembe dantelli bir sütyen
içinde göğüslerini avuçlayıp, kulak memelerinden boynuna, sonra da
göğüslerine kaydım. Sütyenin üzerinden öpüp koklayarak soymaya
başladım. Önce sütyen, sonra kot pantolonu, altta küçücük pembe
tangası. Sonra elimden tutup ayağa kaldırdı beni, kendisi
de kalkıp gömlek düğmelerimi tek tek çözerken hiç acelesiz her
düğmeden sonra açılan yerleri öperek kotumu düğmelerini çözüp
çıkardı. Sonra boxerımın üzerinden kalkmış yarağımı
avuçlayıp, "Hımmm..." dedi. Yere diz çöktü, önce küçük
öpücükler kondurdu yarağımın kafasına, sonra da
ağzına alıp alıp çıkarmaya, arada tükürüp tekrar
ağzına almaya devam etti. Bu işi biliyordu.
Birkaç dakika yaladıktan sonra onu alıp koltuğa oturttum. "Ben de tadına bakayım!" deyip
öne doğru çektim, bacaklarını omzuma alıp dilimle
amını keşfe çıktım. Çizgi gibi bir amı vardı,
kalçaları ufacık ama çok güzeldi. Amını ve göt
deliğini uzun uzun emdim. Klitorisini dilledim ve dilimle siktim bir süre.
Sonra internetten öğrendiğim 2 parmak hareketimi yaptım. İlk
seferinde tüm sevgililerime yaptığım, hepsinin müptelası
olduğu, ortadaki 2 parmakla amcığa seri hareketlerle pompalayınca
bu kadınların işer gibi amının suyunu getiren bir
hareketti. Merve parmaklarımın ucunda kuduruyor, suları
neredeyse yüzüme çarpacak kadar fışkırtıyordu. Bağırışları
kesin dışarılardan duyuluyordu. Öyle orgazm
çığlığı ilk kez duyuyordum.
Elimi çektikten en
az 5 dakika sonra gözlerini açıp, "Ne yaptın sen böyle? O
nasıl bir hareket, hayatımda hiç böyle
ıslanmamıştım!" dedi. Oturduğu,
kaykıldığı koltuğun önü su birikintisi
kaplıydı, halı, koltuk sırılsıklamdı. Güldüm
elinden tutup yatağa uzatıp, "Şu suların bir de
tadına bakalım!" deyip yamuldum amcığına. Birkaç
dakika yaladıktan sonra hareketlerinden tam kıvama geldiğini
anlayıp, üzerine çıkıp yarağımı
amcığına soktum. "Ohhhhh!" diye derin bir kavuşma
nidası yükseldi aynı anda ikimizden de. Yarağımı
köküne kadar sokup, kafasına kadar çekip tekrar sokarken
dudaklarını dudaklarıma aldım. Nefes nefese, hem
öpüşüp hem sikişiyorduk. Benim her darbeme o da kalçaları ve
kasıklarıyla cevap veriyordu.
Bir süre siktikten
sonra, Merve, "Geliyorum aşkım!" dediğinde, ben de
saldım döllerimi amcığına. Rahattım, yolda gelirken
başka çocuk istemediği için tüplerini
bağlattığını söylemişti. Birer sigara yaktık.
Yastığın üzerine dirseğine dayadığı
başıyla beni izleyip sigarasından derin nefesler alıyordu. "Eminim
söylemişlerdir, ama muhteşem bir adamsın!" dedi. Gülümseyerek,
"Karşımdaki muhteşemse ancak!" diye cevap verdim. "Aşık
oluyorum kesin!" dedi yüzünü iki eliyle kapatıp...
İçeride bir buçuk
saat kalmıştık. "Beni işyerime bırakır mısın?"
dedi. Bıraktım. Arabadan inerken, "Yazarsın, doktor 2 gün
daha yok!" dedi. Eve giderken karım aradı. Köyden dedesi ile
babaannesi gelmiş, bu gece annelerinde kalabilir miymiş diye sordu.
Canıma minnet. Eczacı arkadaşa uğradım, bir çay içip,
bitmiş olan bitkisel takviye hapından 2 kutu alıp, arabanın
bagajındaki ilk yardım çantasına zulaladım. Bir tanesini de
içtim. Canım göt sikmek istiyordu. Fatma'yı arayıp, eve gitmeden
yarım saat zamanım olduğunu, özlediğimi söyledim. Fatma da,
"İstersen 5 dakika olsun, ona bile razıyım, bekliyorum!"
dedi...
Fatma
çırılçıplak karşıladı bu kez beni. "Zaman
yok dedin!" diye kıkırdıyordu. Mutfağa götürdü. Balla
kaymak koymuştu bir tabağa. "Aşkım!" dedi,
parmağını daldırıp kaseye ağzıma uzattı
emerek yalayıp yuttum. Sonra sol göğüs ucuna koydu bir parça,
ısırarak yaladım. Sonra diğer göğsüne, göbek
deliğine ve amcığına, hepsini yaladım. Sonra bir
parmak ta ben aldım, bunu tezgaha ellerini dayayarak domaltıp, göt
deliğine sürdüm bal ve kaymağı, dilimle yalayıp
parmağımı soktum. Ohhhh, Ahhhh sesleri yükselirken
amcığına dil darbeleri atarken orgazm oldu.
Amının sularını
göt deliğine sürdüm ve yarağımı götüne sapladım. "Ahhh,
aşkım yırttın, çok acıdı, ama sik aşkım,
harikasın erkeğim!" diye inliyordu. "Yavrum bu göte
hastayım, gerçi senin heryerine hastayım ya, offf, orospum benim!"
dedim. Sanki o da bu lafları dememi bekler gibiydi, "Ohhhh, sik beni,
siktir beni, bu orospuyu sat sermayen olayım, sokaklarda her
bulduğuna siktir beni!" diye bağırarak orgazm oluyordu,
parmaklarım amında, yarağım götünde
çalışırken...
Ben de götüne boşalıp
sigaralarımızı yaktığımızda,
kocasının yatakta küfrederek sikmeyi sevdiğini, zamanla
alışıp kendisinin de çok zevk aldığını
anlattı. Zamanım yoktu, sigaradan sonra öpücükle uğurladı
beni :)
[Orhan]
« Çok Hızlı Tüm Bölümleri
|